Selamlar, sevgiler…
Çiçek kokulu bir hafta dilerim efendim…
Bugün bir yazıda ilgimi çeken bir kavramla karşılaştım: Cam Tavan Sendromu
Belki birçoğunuz daha önceden konuyu araştırıp NİRVANA’ya ermi...
Selamlar, sevgiler…
Çiçek kokulu bir hafta dilerim efendim…
Bugün bir yazıda ilgimi çeken bir kavramla karşılaştım: Cam Tavan Sendromu
Belki birçoğunuz daha önceden konuyu araştırıp NİRVANA’ya ermiştir ancak ben yine ‘Neymiş, ne değilmiş?’ diye araştırdığımda aslında çok da yabancı olmadığımız bir durum olduğunun farkına vardım… Bilmeyenler için de ilk başta adı çok süslü gelen bu sendromu anlatmak istedim.
İnternet üzerinde yapılan paylaşımlara göre;
“Cam tavan sendromu, genellikle kadınlarda görülmektedir. Bu sendrom kişinin yaşadığı öz güven eksikliği nedeniyle ortaya çıkmaktadır. Çalışma hayatı olan kadınların belirli bir seviyeye ulaştıktan sonra yükselmelerini engelleyen etkenlerin tamamına cam tavan sendromu denilmektedir.”
Yani diyor ki: A kadınlar! Aslında biraz sıksanız her şeyi başarırsınız ama ürettiğiniz bahanelerle kendi kendinizin önüne engel çıkarıyorsunuz!
Biz camdan pabuçlar giyerken ne ara camdan sendromlara mahkum olduk?
Yok efendim, akşam misafir gelecek…
Yok efendim, topuğum kırıldı…
Yok efendim, bugün kirpik diplerim çok ağrıyor…
Kardeşçim, bırak bahane üretmeyi: ÇALIŞ!
Örnek ol, örnek!
Kimilerinin tırı vırı sendromuna geçit verme! İlerici ol, araştırmacı ol, güçlü ol, başarılı ol, önder ol!
Kim takar camdan sendromu…
***
Amerika güzelini belirledi!
Hem de ne güzel…
Hem akıllı, hem zeki, hem güzel…
Bana bir de kurnaz-mış gibi geldi.
Fark yaratan kadınlara aşığım…
Işıl ışıl parlamayı bilen kadınlara,
Kırmızı ruju bir silah gibi kullanmayarak
silince geçeceğini de hesaba katıp
dışının yanında içini de süsleyenlere…
Ba-yı-lı-yo-rum!
24 yaşında bir bilin insanı Miss Virginia Camille Schrier!
Virginia Commonwealth Üniversitesi'nde eczacılık okumuş…
Hem kendini yetiştirmiş hem de bilginin ışığı ile güzelleşip serpilmiş…
Çıkarıyorlar bu hanım kızımızı yarışmaya, soruyorlar yeteneğini
Kimi güzel şarkı söylüyor, kimi kıvrak danslarıyla izleyeni büyülüyor…
Bizim Camille durur mu!
Giydi mi beyaz önlüğü, takıyor gözlüğü ve başlıyor tüplerin içinde bir şeyler yapmaya!
Tabi izleyenlerin yarısı şok, yarısı vefat…
Köpürdükçe de köpürüyor meret!
Elinin ojesiyle değil, potasyum iyodürün köpüğüyle kazanıyor adeta yarışı!
Bak kız Nebahat! Elalemin kızçesi bilimi yaka iğnesi yapıp podyumda yürüyor,
Helal kız sana!
***
Not: Oku baban gibi, eşek olma!
Acı Çikolata- Laura Esquivel
Yemek pişirerek, yemek yiyerek, yemekler aracılığıyla aşk ilanı, tinsel ve tensel iletişim gerçekleşebilir mi? Laura Esquivel, "Acı Çikolata" ile, içinde yemek tarifleri, aşk öyküleri ve kocakarı ilaçları bulunan bu romanla bu iletişimin gerçekleşebileceğini kanıtlıyor. Yazarın ironik, neşeli ve yumuşak bir dili var; yaşam sevgisi ve tensel aşk bu dil içinde büyülü gerçekliğe bağlanıyor. Kısa zamanda on beş dile çevrilen ve yazarın senaryosuyla sinemaya aktarılan, filmi ülkemizde de büyük ilgiyle karşılanan "Acı Çikolata", başta Meksika ve ABD olmak üzere yayımlandığı her ülkede satış rekorları kırdı. Bir kez okumakla yetinemeyeceğiniz bir roman.