Uzun zamandır siyaset kazanına dalmamıştım. Bir kepçeyi daldırayım bakalım bahtımıza neler çıkacak dedim. Dedim amma pişman oldum. Araştırmalar, duyumlar, kulisler ve söylentiler derken allak bullak o...
Uzun zamandır siyaset kazanına dalmamıştım. Bir kepçeyi daldırayım bakalım bahtımıza neler çıkacak dedim. Dedim amma pişman oldum. Araştırmalar, duyumlar, kulisler ve söylentiler derken allak bullak oldum. 40 tilkinin dolaştığı 40’ının da kuyruğunun birbirine değmediği Türk siyaseti yeni gelişmeler gebe. İlk öğrendiğim bu oldu. 3 milletvekilinin ardından CHP’den istifa eden ve Memleket Hareketi’ni partileştirmek için çalışmalar başlayan solun aykırı çocuğu İnce, ne koparsam kar zihniyetiyle hareket ederken şu ana kadar altı oktan ayrılanların sayısının beni tatmin etmediğini şu satırların arasına bir sıkıştırayım. Tabii bu konuyla ilgili kulağıma gelen bir çarpıcı iddia ise İzmir Milletvekili Aytun Çıray’ın Genel Başkan Danışmanı yapıldığı İYİ Parti’de dengelerin yeniden değişeceği ve bu gelişmeden rahatsız olan iki önemli ismin, (Müsavat Dervişoğlu ve Koray Aydın) ‘İnce’ bir yola girebileceği. Valla ben söyleyenlerin yalancısıyım. Pek aklıma yatmasa da bu iddia olur mu olur. Bu ülkenin siyaseti neler gördü neler. En basiti değiştirdiği partileri kendisi de unutan Fırıldak Kubi örneği. Hatırlarsınız çünkü ben hatırlamıyorum sayın eski milletvekili TBMM’de olduğu dönemde o kadar çok parti değiştirmişti ki kimse ne olduğunu anlayamamıştı. Bu arada İYİ Parti demişken, Sayın Meral Akşener’i takdir etmeden geçemeyeceğim. Kısıtlı imkanlara ve televizyonlarda az yer almasına rağmen vatandaş ve esnaf ziyaretlerine hiç ara vermeden dert dinliyor. Çözüm olmasa bile vatandaşın sesine kulak veren bir isim olarak göze çarpıyor. Aynı yolu Babacan’ın DEVA’sı ve Davutoğlu’nun Gelecek Partisi de izlemeye başladı. Ne diyeyim. Bu bahsi ‘Uyandığınız iyi oldu beyler, TBMM’nin yolu vatandaşın basamaklarından geçer’ diyerek noktalayalım.
ZİYARET KASIRGASI
Öte yandan durup dururken pimi çekildikten sonra orta yere atılan el bombası gibi etki yapan yeni bir gündemimiz oldu. Anayasayı değiştirme hamlesinden bahsediyorum. Partiler sırtı sıra birbirlerini ziyarete başladılar konu dillendirilir dillendirilmez. Öyle ki yaptıkları ittifakla sadece Genel Başkanları’nı TBMM’ye sokabilmiş partiler bile ziyaret konvoyunda yerini aldı. Misal Büyük Birlik partisi Genel Başkanı Mustafa Destici ile Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal bir araya geldi. Sonra yapılan açıklama ise bu ne perhiz bu ne lahana turşusu dedirtti. Sayın Destici, “Cumhurbaşkanının Anayasa çağrısını önemsiyoruz” derken Sayın Uysal, iktidarın siyaset iklimini zehirleyen bir dil kullandığını söyledi.
Yani hoş beş+selam sabah+çay kahve = sıfır.
Peki bayram değil seyran değil eniştem beni niye öptü. Yani nereden çıktı bu Anayasa tartışmaları. Bilindiği gibi seçimlerde yüzde 50+1 şartı var. Analizlere göre Cumhur İttifakı yapılacak değişiklikle 50+1’i daha makul seviyelere çekmeye çalışıyor. İyi güzel hoş da Anayasa’nın 101. Maddesi’nin 2. Fıkrası ne diyor: Cumhurbaşkanı en fazla iki kez seçilebilir. Peki 116. Madde ne diyor: Türkiye Büyük Millet Meclisi seçimlerinin Cumhurbaşkanı’nca yenilenmesi Bakanlar Kurulu’nun, 110 uncu maddede belirtilen güvenoyunu alamaması ve 99 uncu veya 111 inci Maddeler uyarınca güvensizlik oyuyla düşürülmesi hallerinde; 45 gün içinde yeni Bakanlar Kurulu Kurulamadığı veya kurulduğu halde güvenoyu alamadığı takdirde Cumhurbaşkanı, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı’na danışarak, seçimlerin yenilenmesine karar verebilir.
Ezcümle: Bir daha seçilme planları yaptığı öne sürülen Cumhurbaşkanı’nın erken seçime giderek yeniden aday olabileceği konuşulurken, beklenti 2021’in sonbaharı. Yani erken seçimin taşları döşenmeye başladı bana kalırsa…