-Sultanım, şevketlu kudretli padişahım, gözümün nuru gönlümün süruru, veli nimetim, devleti serdarım. Şu aşağı ve size duacı kölenizin arzıdır…
-Uzun etme. Hele de ne diyeceksen
-Kullarınız diyorum,...
-Sultanım, şevketlu kudretli padişahım, gözümün nuru gönlümün süruru, veli nimetim, devleti serdarım. Şu aşağı ve size duacı kölenizin arzıdır…
-Uzun etme. Hele de ne diyeceksen
-Kullarınız diyorum, hünkârım
-Eee ne olmuş onlara?
-Bu son çıkardığımız ağır vergiler altında eziliyorlarmış
-Bre zındık kim bana karşı gelir ise tez kesile başı
-Bilmezler mi ki ben Allah’ın yeryüzündeki gölgesiyim
-Devleti haşmetlim, hükmünüzden sual olunur mu hiç?
-Hangi vergiden şikayet ederler? de hele.
-Köprünün girişine adam koyduk. Bir akçe aldık ses etmediler amma çıkışına da adam koyunca homurtular başladı hünkarım.
-O vakit tez ortasına da adam koyun…
…
Aradan epey bir vakit geçer…
-Bin ikbali bir takdirde bulduğum, saadetini görmek için saadetlerden caydığım hünkârım, kullarınızın şikayetleri devam etmektedir.
Bu defa iyice çileden çıkan padişah, eteğini savura savura hızlı adımlarla sarayından çıkıp soluğu köprüde alır.
Kargaşanın olduğu yere dönüp: Halinizden memnun musunuz? Var mı bir şikayetiniz?
Kimseden çıt çıkmamış
‘Taş üstünde taş omuz üstünde baş komam! Hele söyleyin itirazınız neyedir?’ diye gürleyince
Arkalardan cılız bir ses duyulmuş;
-Padişahım, o köprünün ortasındaki adam var ya…
-Eee ne olmuş o köprünün ortasındaki adama?
-Sultanım akşamları çok kalabalık oluyor, sıra uzuyor eve geç kalıyoruz mümkünse bir adam daha koysanız.
…
Neyse ki günümüzde teknolojinin ulaştığı seviye sayesinde, köprülerimizin giriş ve çıkışlarına hatta ortalarına personel istihdamına gerek kalmadı da HGS sayesinde hızla geçerken ödemelerimizi kolaylıkla yapıyor ve evlerimize geç kalma riski yaşamıyoruz.
Devlet tabi ki; yapacağı hizmet ve faaliyetler için vergi toplayacaktır. Devlet, vergiyi vatandaşının sağlık, eğitim, barınma, güvenlik, gelirin adil bir biçimde bölüşülmesi, yoksulluğun ortadan kaldırılması gibi temel gereksinimleri yerine getirmek için harcamaktadır.
Vergiler halka taksim edilirken daha bir adil olmalıyız. Dolayısıyla, zengini daha zengin, dar gelirliyi daha yoksul yapan verginin çok da adil olduğunu söyleyemeyiz.
En çoğu nihai tüketicinin sırtından çıkan KDV ve ÖTV gibi vergilerdir. Mesela akaryakıt tüketim vergisi ödemek ile mükellefiz. Lüks otomobile binen vatandaş da bu vergiyi ödüyor, keza otobüse binen vatandaş ta.
Toplumsal barış refah huzur ve güvenliğimize harcanması için vergi toplanıyorsa neden özel hastanelerde para harcamak zorunda kalıyoruz?
Niçin ücretsiz ve kaliteli eğitimden mahrumuz?
Amaçların ve araçlarında birbirine karıştırılmaması gerekir ki; toplanan verginin vatandaşa doğrudan hizmete aktarılması yerine, kişi, kurum ve kuruluşlara aktarılması da direkt ekonomimize yapılan ağır bir darbedir.
Vatandaşlık kirası olarak da ifade edebileceğimiz vergiler, toplanırken de harcanırken de adil olunmalıdır. Haaa keza adaletin gözü kördür, körde tuttuğunu öper.
Ülkemizde toplamda Gelir İdaresi Başkanlığı’nın kayıtlarına göre 414 çeşit vergi ödemekteyiz. ‘Bu da neyin nesi?’ demeyin.
Tabi ki; verginin vergisi...