Muhabbet, sohbet, dediğimizde ilk akla gelen bir kahve içelim. Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı var derlerdi ama kahvenin ne kırk yıl hatırı kaldı. Ne de tadı kaldı. Kahve bırak el yakmayı, cepleri...
Muhabbet, sohbet, dediğimizde ilk akla gelen bir kahve içelim. Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı var derlerdi ama kahvenin ne kırk yıl hatırı kaldı. Ne de tadı kaldı. Kahve bırak el yakmayı, cepleri de yakmaya başladı.
Yazımın başlığına baktığınızda irkileceksiniz ama evet, denklem başlıktaki gibi maalesef günümüz şartlarında. Sakın ola yanlış anlaşılmasın biz kahvecileri ve kasapları burada yargılamıyoruz. Biz sadece içinde bulunduğumuz ekonomik koşulların bizleri nereye getirdiğini anlatmaya çalışıyorum. Herkes elinden gelen yapmaya çalışıyor ki bu zamanda devamlı gelen zamlar ve dalgalı döviz kurları karşısında devamlı olarak işlerini takip edip ayakta kalmaya çalışıyorlar.
Ticaret, sattığınız malı yerine koyunca ticaret oluyor ki bu günlerde inanın ki malınızı bile satmak içinizden gelmiyor. Çünkü sattığınız malı yerine koyamıyorsunuz. Malı yerine koymak için sattığınız paranın üzerine cebinizden para koyup malı satın alıyorsunuz. Son bir yıl içerisinde kahvede toptanda yüzde 243 zam gelmesi ve kahve fiyatlarının zamlanması sonucu bu tablo ortaya çıkmıştır. Ne yapalım diye herkes birbirine soruyor.
Pandemi koşulları dünyadaki tedarik zincirlerinin kırılması süreci, dövizdeki artış derken bu süreçte kahve çekirdekleri de nasibini almış oldu. Diğer taraftan da kuraklık nedeniyle dünyada hayvan sıkıntısı ile ileriki zamanlarda karşılaşacağımız kesin görünüyor. Bu yıl için ülkemizde bir sıkıntı görülmüyor ama ilerleyen yıllarda önlem alınmazsa et için kesilecek hayvan bulamayacak. Kasaplar salhaneden etin çıkış fiyatı kilo 60 lira diyor.
Dünyada bildiğiniz üzere artık et ve tavuk üretimini laboratuvarlar da üretmeye başlamak için düğmeye basıldı. Laboratuvar ortamında tavuk üretimi denendi şu an için tam lezzetli olmasa bile yine de ilerleyen zamanlarda ölçüyü tutturacaklardır. Diğer taraftan ilerleyen zamanlarda dünya nüfusundan dolayı gıda krizleri baş gösterecek. Bundan dolayı İsrail de çekirgeleri şekerlemeye başlamış durumda artık yeme alışkanlıkları da değişecek gibi görülüyor.
Hepiniz evde yemek olmadığında bir makarna pişirelim dersiniz. Kültürümüzdür mutlaka yaparız hatta çocuklar çok sever hepimiz bu şekilde büyüdük. Peki, maliyetini hiç düşündünüz mü? 4 kişi için evde yaptığınız makarnanın maliyeti nedir diye? Ben size söyleyeyim yaklaşık olarak 80 TL! Makarnası, salçası, tavuğu, peyniri, yoğurdu, suyu ve gazı derken fiyat katlanmış durumda. Ekmek derseniz 3,5 TL oluyor. Bazı fırıncılar eksik gramaj yapmazsa. Asgari ücretin durumu belli. Her gün 6 ekmek alan bir kişi ekmek parası olarak ayda kaç para ödeyecek?
Ahh nerede o eski zamanlar ki gönül rahatlığı ile her şey makul seviyelerde alınabiliyordu. Ekonomi her şeyin başı ki tanımı da bildiğiniz gibi kıt kaynakların etkin yönetilmesi. Doğayı da korumamız gerekiyor, yeşil ekonomi çok önemli çünkü ülkelerin büyüme uğruna doğaya verdiği tahribat sel felaketleri, İklim değişikliği ve küresel ısınma ve ileride ekecek toprak, ektiğimizi sulayacak suyu bulamayacağız…
Artık dünya eskisi gibi dönmüyor. Bu kadar yıldan sonra artık bazı şeyleri farkına vararak değiştirmeye çalışmak, ilerleyen zamanlardaki yeni nesiller için yaşanacak bir dünya mirası bırakmamız gerektiğini unutmayalım. Demek istiyorum ki eski sohbetleri arar ve içeceğimiz bir fincan kahveye de hasret kalacağız.
Kalın sağlıkla...