Bugün bahsetmek istediğim konu halk arasında kekemelik olarak bilinen, birçok insanın mustarip olup, tam olarak anlaşılamayan...
Bugün bahsetmek istediğim konu halk arasında kekemelik olarak bilinen, birçok insanın mustarip olup, tam olarak anlaşılamayan konuşma bozuklukları… Özellikle kendini ağır şekilde gösterenler… Zaman zaman komedi unsuru olarak görülen, normal bir ritimde şarkı söyleyebildiğinde şaşkınlık uyandırıp tebrik edilen, sabırsız insanlar tarafından kendi hayatlarında büyük yara izlerine neden olabilecek sıkılma mimikleri ve tepkilerine maruz kalan konuşma bozukluğuna sahip kişilerin, beyninden geçen düşüncelerin hızlarını emin olun birçoğumuz tahmin bile edemeyiz. Yaşadığı konuşma zorluğunun sebebini bilen insan sayısı gerçekten azdır. Dışarıya olan yansıması tamamen fizikseldir. Genel kanı da, fiziksel bir sıkıntı olduğudur. Gerilen boyun kasları, attığı görülen damarlar, kasılan bir diyafram ve nefes almaya duyulan ihtiyaç…Maalesef ne söylendiğinden çok nasıl söylendiği ile ilgilenen bir toplumuz bu ve benzeri durumlarda. Etkili iletişim için ses tonu, mimikler, dik bir duruş, kısacası vücut dilinin önemi yadsınamaz, fakat tüm bu saydıklarım söylenecek söz anlamlı ise değerlendirmeye alınmalıdır. Bu yaklaşım da konuşma bozukluğu rahatsızlığı yaşayan insanlarımızın daha çok içe kapanmasına, bu sorunla yüzleşmekten çok üstünü örtme gayesinde olmalarına zemin hazırlar.Sorunun kaynağına gidecek olursak, çok önemli bir bölümü psikolojik kaynaklıdır. Sevgisizlik, korku, özgüven eksikliği, kaygı, kabul görme ve onaylanma isteği. Bu listenin ne kadar uzayacağına ve insanlar üzerinde nasıl bir etkisi olduğuna inanılması gerçekten hayret verici olacaktır. Hayalindeki mesleği yapmaktan çekinen, sosyal bir ortamda yadırganma çekincesi ile geri planda duran ve günden güne kendini daha da geri çeken, duyarsız insanlar yüzünden fark edilmeyen o kadar güzel insanımız var ki.Sadece 15 dakika konuşma bozukluğu rahatsızlığının varmış gibi düşünün. Bakkala gittiğinizde bir şey isteyemeyin, sınıfta size soru sorulmasın diye dualar edin, saniyeleri sayın, iş yerinizde telefon çalma sesi içinizi kemirsin, başınızdan geçen bir olayı dilediğiniz gibi anlatamayın. Tek fark edilmeniz ise, akıcı bir şekilde şarkı söylemeniz ya da bir film sahnesinde sizi anlatan kısacık bir sahne olsun. Kimse, başkasının hayatını sihirli değnek ile değiştirmesini istemiyor, sadece biraz saygı ve empati sınırlarını zorlamak fazlası ile yeterli olacaktır. Çekinme ya da kendini geri çekme duygusu, mücadele ruhuna dönüştüğü zaman koca bir hayat güzelleşecektir. Gelelim tedavisine. Ülkemizde bu konuda uzman, çok yetenekli ve çok samimi yaklaşımlara sahip, değerli doktorlarımız, danışmanlarımız var. İstisnasız her insanın alması gereken eğitimler aslında. Düzgün nefes alma (ki nefes alma duyguları biçimlendirir), konuşma ritmi, ses tonu gibi birçok egzersizden oluşuyor bu eğitimler. Tanık olduğum ve araştırdığım birçok olaydan özetle söyleyebilirim ki, “hayır’’ diyebilmek, kendini ve etrafındakileri olduğu gibi kabul edip yüzleşmek ve konuşma eyleminin en doğal hakkınız olduğuna inanarak sonrasında alacağınız fiziksel destekler ile aşılabilecek bir sorun. Son olarak; bu rahatsızlığın kaynağı duyarsız insanlar olmayabilir ancak konuşma bozukluğunun geçmemesi, ilerlemesi ve insanların hayatını etkilemesi düzgün konuşabilen ama saygılı bir biçimde dinleyemeyen tahammülsüz insanlardır.