Günümüzde belediyeler, sadece altyapı hizmetlerini sunmakla kalmıyor, aynı zamanda toplumun sosyal ihtiyaçlarını karşılamak ve yaşam kalitesini artırmak için çeşitli sosyal belediyecilik projeleri üzerinde çalışıyorlar. Bugün sizinle çokça duyduğumuz ancak bir çoğumuzun anlamını tam anlamıyla bilmediği bir kavramı konuşalım istiyorum: Sosyal belediyecilik! 

Sosyal belediyecilik kavramı, yerel yönetimlerin sadece şehir planlaması ve alt yapı hizmetleriyle değil, aynı zamanda sosyal hizmetlerin iyileştirilmesi ve toplumun sosyal ihtiyaçlarının karşılanması için de sorumluluk almalarını ifade eder. Sosyal belediyecilik, halkın karar alma süreçlerine doğrudan katılımını teşvik eder. Belediyeler, toplumun farklı kesimlerinin ihtiyaçlarını anlamak ve çözüm üretmek için düzenli olarak katılımcı toplantılar ve görüşmeler düzenlerler. Bu yaklaşım, yerel demokrasinin güçlenmesine ve toplumun yönetim süreçlerine daha fazla katılım göstermesine olanak tanır.

Eğitim, sağlık, kültür, sosyal yardım gibi temel hizmetlerin tüm toplum kesimleri tarafından eşit şekilde erişilebilir olması, bir şehrin yaşam kalitesini belirleyen önemli unsurlardan biri. Sosyal belediyecilik, bu hizmetlerin kalitesini artırmayı ve herkesin bu hizmetlere kolayca erişebilmesini sağlamayı amaçlar. Örneğin, birçok belediye düzenli sağlık tarama kampanyaları, eğitim bursları ve kültürel etkinlikler gibi programlarla toplumun sosyal ihtiyaçlarını karşılamaya çalışmakta. İzmir’de de bu tarz uygulamaları görüyor ve çok değerli buluyorum. Örneğin geçtiğimiz günlerde Çiğli’den böyle bir atak geldi. Büyükşehir’in de bu konuda büyük ve çok değerli çalışmaları var. Aslında 30 ilçemizdeki hassasiyet çok yerinde, bizimkilerin hepsine teşekkürlerimizle…

Sosyal belediyecilik baktığımızda ilk olarak çevresel sürdürülebilirliği destekleyen projeler geliştirir. Yeşil alanların artırılması, atık yönetiminin iyileştirilmesi ve enerji verimliliği projeleri gibi çevre dostu adımlar, şehirlerin yaşanabilirlik seviyelerini yükseltir. Bu tür projeler, hem çevre sağlığını korumaya yardımcı olur hem de gelecek nesillere temiz bir çevre bırakılmasına katkı sağlar. İnsanları da unutmamak gerekir… Belediyelerin, kültürel ve sanatsal etkinlikler düzenleyerek toplumun sanata ve kültüre olan ilgisini artırması gerekir. Bu etkinlikler, şehrin kültürel dokusunu güçlendirirken, aynı zamanda insanların bir araya gelmesini ve sosyal bağların güçlenmesini sağlar. Örneğin, konserler, sergiler, tiyatro oyunları ve festivaller gibi etkinlikler, şehirdeki yaşam kalitesini artıran unsurlar arasında yer alır. Hele de günümüzde kısıtlı bütçelerle sosyal etkinlik yapılması çok ama çok kısıtlıyken, bu tarz da davranışı çok anlamlı.

Sosyal belediyecilik projeleri, yerel işletmeleri ve girişimcileri destekleyerek yerel ekonominin güçlenmesine yardımcı olur. Belediyeler, küçük ölçekli işletmelerin büyümesine ve yeni iş imkanlarının yaratılmasına katkı sağlamak için çeşitli teşvikler ve destekler sunabilirler. Bu da toplumun ekonomik refahının artmasına ve gelir dağılımının daha adil olmasına yardımcı olur. Sosyal belediyecilik, sadece şehir planlaması ve altyapı hizmetleriyle sınırlı kalmayan, aynı zamanda toplumun sosyal ihtiyaçlarını karşılamaya odaklanan kapsamlı bir yaklaşımdır. Belediyelerin bu yaklaşımı benimsemesi, şehirlerin daha adil, yaşanabilir ve sürdürülebilir olmasını sağlayarak toplumun genel refahını artırır. O yüzden ne diyoruz: Belediyecilikte değil, sosyal belediyecilikte yarışın!