Geçen hafta yaşadığım pişmanlık duygusunun ruhsal dünyamı nasıl alt üst ettiğinden bahsederek bu konuda okuduğum makale ve kitaplardan öğrendiklerimi paylaşmıştım. Bu hafta pişmanlık duygumla baş etme...
Geçen hafta yaşadığım pişmanlık duygusunun ruhsal dünyamı nasıl alt üst ettiğinden bahsederek bu konuda okuduğum makale ve kitaplardan öğrendiklerimi paylaşmıştım. Bu hafta pişmanlık duygumla baş etmek için neler yaptığımı anlatacağım…
Öncelikle yaşadığım yoğun pişmanlık duygusunun etkisiyle geçmişi daha çok düşündüğümü ve bunun da beni çok fazla yorduğunu fark ettim. Pişmanlık ve geçmiş, sanki sırtımda taşıdığım büyük bir yük gibiydi. Hayat denizinde kulaç atıp geleceğe yani karşı kıyıya ulaşmaya çalışırken, sırtımdaki bu yükün ağırlığıyla mutsuzluğun derinlerine doğru çekildiğimi hissettim. Mutsuzluk denizinde boğulmamak için bu yükten kurtulmalı, yarınlarım için karşı kıyıya mutlaka ulaşmalıydım.
Benim hayatım benim kararım
Doğru ya da yanlış aldığım tüm kararlar bana aitti. Benim hayatım benim kararım. Pişmanlık duyacaksam da bunun tüm sorumluluğu bana aitti. Aldığım kararları da savunmak bana düşerdi. Bunun için yaşadığım pişmanlıklarımı yazmaya karar verdim. Kağıdın sol yanına pişmanlıklarıma sebep olan kararlarımı yazdım. Kağıdın sağ yanına da bu kararlarımın nedenlerini yazdım. Bugünden geçmişe baktığımda kararlarımı yanlış bulsam da o günkü koşullarda riske girmemek adına pek fazla seçeneğim olmadığını fark ettim. O günden bu yana koşullar değişti, ben değiştim, bakış açım değişti…
Geçmişe dönüp aldığım kararları değiştirme şansım olmadığına göre, acısıyla tatlısıyla tüm yaşanmışlıkları olduğu gibi kabul etmeliydim. Tıpkı “Hitit Duası” olarak bilinen duadan alıntıladığım şu birkaç satır gibi:
"……
Beni yavaşlat Tanrım, ve köklerimi yaşam toprağının kalıcı değerlerine doğru uzatmama yardım et.
Yardım et ki, kaderimin yıldızına doğru daha olgun ve daha sağlıklı olarak yükseleyim.
Ve, hepsinden önemlisi… Tanrım, bana değiştirebileceğim şeyleri değiştirmek için cesaret, değiştiremeyeceğim şeyleri kabul etmek için sabır, ikisi arasındaki farkı bilmek için akıl, beni aşkın körlüğünden ve yalanlarından koruyacak dostlar ver!"
(Bu duanın tamamını internette “Hitit Duası” başlığı altında bulabilirsiniz. Bunun Hitit Duası olmadığını savunan bazı kaynaklar 1900-1995 yılları arasında yaşamış, Amerikalı düşünür ve
yazar Wilfred Arlan Peterson’un şiiri derken bazı kaynaklar da ABD'li ilahiyatcı Reinhold Niebuhr'a ait olduğunu savunuyor. Gerçekten Hititlere mi ait yoksa onlara mı atfedilmiş bilmiyorum. Bunu bilmek çok zor. Duaya çok ihtiyacımız olan şu günlerde pek önemi de yok sanıyorum.)
İlk adım kabullenmek
Kabullenmek bu yükten kurtulmamın ilk adımıydı. Pişmanlıklarımdan çıkardığım dersler sayesinde gelecekte yaşayabileceğim benzeri pişmanlıkları da önleme şansım olacak. Dün yapmadığım için pişman olduğum eylemleri gelecekte yapma şansım var. Dün kaçırdığım fırsatları tekrar yakalayabilirim kim bilir. Yukarıdaki duaya atfen ben de “Tanrım! Bana yapabileceğim şeyleri yapabilme gücü ve fırsatı ver!” diyorum…
Dün mantığımla doğru olduğuna inandığım kararlar için bugün “keşke” diyorum. Belki de gelecekte aynı kararım için “iyi ki” de diyebilir miyim? Bu aklıma gelen başka bir ihtimal. Bilemiyorum. Neden olmasın. Koşullar değiştikçe, yaşanan hayat değiştikçe insanın ruh hali de değişebiliyor.
Hayatınızdaki “iyi ki”lerin “keşke”lerden daha çok olması dileğiyle sağlıcakla kalın…