Hepimizin kendi yolculuğu, sınavı ya da kısır döngüleri vardır. Bu yolculukta almamız gereken dersleri alamadığımızda kendimizi bir kısır döngü içine bulabiliyoruz. Sürekli aynı sonları yaşayabiliyoru...
Hepimizin kendi yolculuğu, sınavı ya da kısır döngüleri vardır. Bu yolculukta almamız gereken dersleri alamadığımızda kendimizi bir kısır döngü içine bulabiliyoruz. Sürekli aynı sonları yaşayabiliyoruz.
Kendimizi şifalandırmadıkça aynı döngünün içinden çıkamıyoruz. İlişkilerimizi düşündüğümüzde hep aynı sorunları yaşıyorsak ya da hep aynı sonla bitiyorsa ruhumuza dönüp sormamız gerekir. “Neden hep aynı kişileri buluyorum?”, “Neden hep aynı sorunlarla uğraşıyorum?” Ya da “Neden aynı sonları yaşıyorum?”
İkili ilişkilerimize bir de bu açıdan bakmak ruhumuzun kapılarını aralayabilir. Kendimizi tanımak ya da ihtiyaçlarımızı fark etmek bu süreçte oldukça önemlidir. Sürekli terk ediliyorsanız ve bu döngü defalarca devam ediyorsa bu tesadüf olamaz. Eğer kendinizle ilgili sevilmediğinize inanıyorsanız bu kehaneti gerçekleştirmek için elinizden gelen çabayı gösterebilirsiniz.
Bu ne demek? Partnerinizi zorlayacak o kadar çok şey yaparsınız ki o da tek çare sizden ayrılma yolunu bulabilir. Kısacası bıktırana kadar uğraşırsınız. Çünkü kehanetiniz var. Günün sonunda inanamak ve doğrulamak istediğiniz inancınızdan beslenirsiniz. “Sevilmiyorum” “Bak o da beni terketti” ya da öyle partnerler seçersiniz ki size bir türlü güven vermez. Ama siz yine de onlardan ayrılamazsınız. Sizi bir çok konuda tehlikede hissettirir ama yinede kopamazsınız. “Güvendeyim” inancınız yerine “tehlikedeyim” inancı geliştiren bir insan da tehlikeli ilişkilerle ya da güvende hissettirmeyen kişilerle olabilir.
Hiç bir ilişkimiz tesadüf değildir. Kader de değildir. Bizim nasıl bir eş seçeceğimiz daha çocukluk yıllarına dayanmaktadır. Bahsettiğim bu temel inançların etkisi de oldukça fazladır. Hayatımızda bir çok deneyimizi etkilediği gibi ilişkilerimizi de etkilemektedir. Nasıl bir eş seçtiğimiz, onunla yolculuğumuz, döngülerimiz, sonlarımız rastlantı değildir. Bu döngüden çıkabilmek için tek çare şimdiye kadar yaptıklarınızdan farklı bir şey denemektir. Bir düşünün neden benzer karakterde kişileri buldunuz. Tesadüf mü? Asla.. Neden hep aynı sonlar.. Tesadüf mü asla.. Bunun farkına varmak bile uyanmanızı sağlar. Her insanın uyanışa geçmesi aynı yaşta olmayabilir. Kimi 50 yaşında kimi 20 yaşında... Bazıları ise uyanışa direnerek aynı döngüyle yaşamak isteyebilir. Bazıları bu döngünün farkına vardığı halde bir işlevi varsa hayatına böyle devam etmek isteyebilir. Hem yakınır, hem de değişime yanaşmazlar. Oysaki her insanın bir uyanışı olmalı bu hayatta...