Yaşamda birçok şey öğreniyoruz aynı zamanda öğretiyoruz. Aslında her insan bir öğreticidir. Bu yönden bakıldığında hayat daha güzel belki de... Sadece kurumların misyonu olduğunu düşündük ve duyduk be...
Yaşamda birçok şey öğreniyoruz aynı zamanda öğretiyoruz. Aslında her insan bir öğreticidir. Bu yönden bakıldığında hayat daha güzel belki de... Sadece kurumların misyonu olduğunu düşündük ve duyduk belki de. Ama insanların olduğunu kaç kişi düşünmüştür.
Zihninizde “Google” olsa ve tarama yapsanız yaşadıklarınızı taratsanız hepsini gözden geçirdiğinizde kendinizle ilgili hangi misyona karar verirdiniz. Başka insanlara etkinizi düşündüğünüzde ortak şeyler ne olabilirdi? Bir tarama daha yaptığınızda bu defa hayatınızda dönüm noktası yaratan insanları tarattığınızda zihninizde hangi özellikleri canlanırdı. Hayatınızdaki değişimleri yaşatan insanların misyonları ne olabilirdi? İnsanların kendi misyonlarını düşünmesi özel hissettirebilir. Belki bazı insanlar başkalarını hiç mutlu edemediğinden yakınır bazıları ise yetersiz hisseder. Ne olursa olsun hepimizin öğrettiği şeyler var. Misyona bu açıdan bakıldığında insanın ruhuna da iyi gelen bir şey. Kendimizi özel hissettirebilir. Aynı zaman da bir görevimizin olduğunu da düşündürebilir. Şimdiye kadar hiç böyle düşünememiş de olabiliriz. Hayat koşuşturmacası içinde kendimize dönemiyoruz. Ruhumuzu dinleyemiyoruz. İş yaşamı olsun sosyal yaşam olsun hepimiz etkileşim içindeyiz. Birbirimize kattığımız ya da öğrettiğimiz birçok şey var. Her etkileşimde kendimizi misyonumuzla temsil ediyoruz. Birbirimizden öğrendiklerimiz var. Başkasının ruhunda ya da hayatında derin etkiler yaratabiliyoruz. Belki bunun gerçekten farkında değiliz. Ama herkes kendi misyonunu keşfetmelidir.
Bana göre; her insan kendi misyonunu düşünmelidir. Kurumlar sitelerinde “misyonumuz” başlığı altında nasıl yazıyorlar. İnsanlar da kendi misyonlarını az çok belirleyebilir. Bu belki de bizi daha güçlü kılar. Misyon dediğimiz de “özel bir görev” gibi düşünmek narsistce algılanabilir. Demek istediğim narsisizmle ilgili bir durum değildir. Bu daha çok “içsel kaynak” ya da “güçlü yönlerimiz” gibi düşünülebilir. İnsanlara bir katkımız ya da özel bir görevimiz var. Bu diğer insanlara iyi gelen bir şeyse biz de bundan besleniriz, mutlu oluruz. Ruhumuz güçlenir. Bu elbette sürekli düşüneceğimiz bir şey olamaz. Ama her insan hayatında bir kez de olsa düşünmeli ya da fark etmeli. Bazılarımızın bu yazıyı okuyana kadar hiç düşünmediği bir şey de olabilir. Bazılarına garip de gelebilir. İnsanın misyonu olur mu ? Diye de düşünen de olabilir. Farklı bir bakış açısı bizi düşündürüyorsa aynı zaman da iyi de gelebilir.
Kendimizi bir misyonla sınırlamamak gerekir. Sürekli o misyonla hareket etmek ya da görev edinmek de doğru değildir. O zaman misyonumuz omzumuza yük olur. Umarım bu yazı her insanın kendi misyonunu bir kez de olsa düşünmesi için farkındalık olur