Yerküremiz dönüp dolaştı, takvimin sayacını 2020 yaptırdı. Güneşe bir tur daha bindirdi.
Daha dün gezegenimiz, güneşten kopmuştu
Dünya bir toz bulutuydu, daha dün buzul çağıydı, daha dün homosapiend...
Yerküremiz dönüp dolaştı, takvimin sayacını 2020 yaptırdı. Güneşe bir tur daha bindirdi.
Daha dün gezegenimiz, güneşten kopmuştu
Dünya bir toz bulutuydu, daha dün buzul çağıydı, daha dün homosapiendik. Daha dün güçlü olan zayıf olanı ham yapıyordu (günümüzde de farklı sanki) daha dün çocuktuk.
Duvardan atlarken kuş gibi uçacağım sanmıştım, taş gibi yere çakıldım. Yerçekimi yasası nedir? O gün öğrenmiş oldum.
Ne çabuk geldi dikildi karşımıza 2020.
Bütün geçmişimiz, bir 'an' gibi değil mi? Hızlıca bakalım 2019'a, neler görmüş geçirmişiz?
Boyumuzdan büyük zamlar ile merhaba demiştik. 'Şubat Ocak'tan, Mart Şubat'tan iyi olacak' dememişler miydi? Peki, oldu mu?
Dilimizden 'konkordato' düşmedi. Bildik tanıdık şirketler, iflas erteleme verdi.
Vatandaş yaşama hakkına son verdi, ailesi ile sonsuzluğa gitti.
Belediye seçim sonuçları için 'hiçbir şey olmasa bile, kesinlikle bir şeyler oldu ama fark edemedik' denildi. İstanbul seçimi için İzmir'den ikinci kez oy kullanmaya gitmek zorunda kalmıştım.
Bi kanalizasyona düşmediğimiz kalmıştı, hamdolsun onu da yaptılar. 'Kılavuzu karga olanın burnu …. kurtulmaz'mış .
Bir şehir efsanesi mi, felsefi bir hikaye mi bilinmez ama beni etkileyen kartalların değişim ve dönüşümünü okumuştum. Şöyle ki; kartallar yaşlanınca bir kayaya saklanır, gagalarını vura vura düşürür, acılar içinde yeni gaga çıkarmalarını bekler ve sonrasında daha güçlü bir şekilde göklerde süzülürmüş.
Biz de çok acılar çektik. Kolumuzu kanadımızı kırdılar, üç maymunu 'oynayın' dediler. Duyma, görme, konuşma. (Bana da yazma dediler...)
Yasakları bile yasak hale getirip kendileri bin bir türlü fırıldakları çevirdiler. (Zinhar tez kesile başları) ne demiş kul Nesimi,
Gah giderim medreseye, ders okurum hak için
Gah giderim meyhaneye, dem çekerim kime ne?
VE KARTAL SAHAYA İNER
İnsan hakları bildirgesinin bana verdiği yetkiye dayanarak, ‘Biz özgürüz’ diyorum. Halkın ayrışımına hayır diyorum. Biz bir bütünün parçalarıyız. Puzzle gibiyiz biz. Bir tanemiz eksik olsak tamamlanmayız biz.
Türküz, Aleviyiz, Kürdüz, Çerkez, Lazız, Zazayız, biz insanız. Müslümanız, Yahudiyiz, Rumuz...
Bizi biz yapan değerlerimiz var. Vicdani değerlerimiz ortak. Biz üç tarafı denizden ibaret yarımadanın insanlarıyız. Bizim bize ihtiyacımız var. Bizi, bize küstürmeyin.
Yoksulluk, bütün insanlığın utancı olmalıdır. Yeni yıla ramak kala, asgari ücrete gelen zam ölümü gösterip 'sıtmaya razı gelin' demektir. Bu rakamı açıklayanın taktığı şal 360 Euro iken, nasılda rahat bir eda takındığı da dikkatlerden kaçmadı.
Tuz koktu artık tuz.
'Şeytanın gör' dediğini görmemiz gerekmez mi?
Giydirdiler halka 'Melamet hırkası'nı 'yarı aç, yarı tok yaşayın' diyorlar.
Amma velâkin, 2020 büyük değişime adım atılacak yıl olacaktır. Dış mihrakların hakkından gelmezsek biz çılgın Türklere de yazıklara ola. Bizlere dişlerini gıcırdatanları, artık geçmişe gömüyoruz. Yeni bir yılda, yeni bir tarih yazacağız. Zülfü Livaneli’nin hey özgürlük şarkısını hep bir ağızdan söyleyeceğiz.
Zalimlerin zulmüne toz attıracağız.
Tarih de men dakka dukka gerçeğini en çok zulmedenler görür.
Sahne artık bizim men dakka dukkaaaaa…
Arapça öğrenmezsem Arap olayım. Enseyi karartmayın. İyi seneler…