“Kimseye çiçek bahçesi vaat edemem artık. İsteyen olursa beraber ekeriz. Eskidendi o her şeyi sırtladığım günler. Artık çaba görmediğim her yerden hemen uzaklaşıyorum…”
Hoşuma giden, moduma uyan, ‘Ah...
“Kimseye çiçek bahçesi vaat edemem artık. İsteyen olursa beraber ekeriz. Eskidendi o her şeyi sırtladığım günler. Artık çaba görmediğim her yerden hemen uzaklaşıyorum…”
Hoşuma giden, moduma uyan, ‘Ah sanki beni anlatmış’ dediğim sözleri her hafta sizinle paylaşmayı adet edindim. Yine, yeni bir tanesiyle size selam vermek istedim: Merhaba!
Son zamanlarda tıpkı bu söz gibiyim: Sadece benim çaba sarf ettiğim, zamanla bana yük olup başkasının bahçesinde çiçekler açtıracak her şeyden arkama bakmadan uzaklaşmaya çalışıyorum.
Biliyorum, hepimizin üzerinde bir yorgunluk ve halsizlik, içimiz kıpır kıpır olsa da dışımıza yansıtamadığımız bir boş vermişlik hali… Bu kış mı yordu bizi; yoksa etrafımızı her geçen gün daha fazla saran negatiflik mi?
Kalk kız Nebahat, hemen kolları sıva!
Gri perdelerimizi yıkayıp çekmecelere koyalım ki, evimizin pencerelerini mavi bulutlar süslesin…
***
Geçen hafta kitap paylaşmamıştım, sosyal mesaj vermiştim. Anladınız mı?
Eh, bu hafta açığı kapatalım…
Bu hafta çok hoşuma giden bir kitabı sizinle paylaşmak istedim: Akşam Yıldızı Bir Göbeklitepe Romanı
İskender Pala’yı daha önce okuyanlar bilir, dili ilk başta ağır görünse de akıcıdır. Açıkçası ben ne zaman son sayfaya geldiğimi bile anlamam. Konuyu merak edenler varsa:
Akşam Yıldızı, okurlarını bugünden alıp asırlar öncesinin Göbeklitepe’sine götürüyor. İyi ile kötünün mücadelesinde bir aşk yolculuğu bu… Sevginin inanca, inancın tutkuya, tutkunun hayata adım adım karıştığı noktadan Göbeklitepe hakkında bilinen her şeye yeni bir bakış, bir ters yüz ediş…
***
Son olarak…
Kendinizi geliştirmek mi istiyorsunuz?
İç dünyanıza baharı getirecek yollar mı arıyorsunuz?
Yeni bir dil öğrenin, hobilerinizi geliştirin, sokakta dağıtılan kurs broşürlerini görmezden gelmeyin, korkularınızın üstüne gidin ve potansiyelinizin farkına varın… Erken kalkın, yol alın… Aklınıza gelen o şahane fikirleri not alın! Yılmayın… Negatif düşüncelere, yüksek seslere kapılarınızı kapatın.
Ve en önemlisi…
İnsanların sizden beklediği gibi hep karınca olacak değilsiniz ya, arada bir de ağustos böceklerini örnek alın!
Saksınızda tohum yoksa ya da sizde bu ara havalar kuraksa ya da canınız elinizi toprağa sürmek istemiyorsa boş verin…
Boş vermeyi öğrenin!
Kimseye çiçek açmak zorunda değilsiniz!