Genç kızların yüzde 70’inden fazlasının kendini beğenmediğini biliyor muydunuz?
Bir genç kızın veya kadının moda dergisini 15 dakika karıştırması kendini beğenmemesi için yeterli.
Çünkü kapitalizm b...
Genç kızların yüzde 70’inden fazlasının kendini beğenmediğini biliyor muydunuz?
Bir genç kızın veya kadının moda dergisini 15 dakika karıştırması kendini beğenmemesi için yeterli.
Çünkü kapitalizm böyle bir şey…
Birileri kendini beğenmek için modaya ayak uyduracak ki moda endüstrisi yaşayacak.
Lafın özü hızla globalleşen dünyada birçoğumuz markalaşan insanlar haline döndük.
Günümüz dünyasında ‘güzel’ olgusuna sahip olabilmek için fabrikadan çıkmış gibi belli özelliklere sahip olmak gerekiyor.
Mesela kadın dediğin göze hitap edecek. Zayıf olacak ama çok da sıska olmayacak.
Bakımlı olacak her şeyden önce. Ancak bakımlı olurken bunu pahalı markalarla gerçekleştirecek.
Aynı şekilde giyim alışverişini de bilinen markalardan yapacak.
Bu saydıklarımdan aksi bir durum söz konusu olursa üzgünüm “güzel” olamazsınız…
Aynı mont; kumaşından kesimine en ince ayrıntısına kadar aynı... Ancak biri dev marka çatısı altında satılıyor diğeri esnaf dükkanında...
Şaka değil gözlerimle gördüm aradaki fiyat farkı 250 TL. Ve inanın pahalı olanı alan sayısı çok daha fazla. Çünkü kapitalizm pahalı olan kalitelidir bilincini işledi içimize.
Peki, bu çıkar savaşı değil de ne, kapitalizm oyunu değil de ne?
Hı şuna da değinmekte fayda var; moda kavramı giyim kuşamı aşalı çok oldu.
Artık bir kelime, bir mekan ya da bir cihaz bile kolaylıkla moda haline gelebiliyor.
Dipnot olarak belirtmek isterim ki; artık estetik bile moda haline geldi. Nerdeyse estetik sorunu olmayan bile operasyon geçirmek için bahane arıyor.
17 yaşında bir çocuk çok bilinen bir markanın cep telefonunu almak için böbreğini satmaya karar veriyor ve böbrek yetmezliğinden dolayı hayatının sonuna kadar yatağa bağlı olarak yaşamak zorunda kalıyorsa bir yerlerde bir şeyler ciddi anlamda ters gidiyor demektir.
Kabul etmek lazım ki; zenginliğin lüks ve marka hayatın ucu bucağı yok.
İnsanın kendini olduğu gibi kabul edip sırf moda diye çapını aşmaması gerektiğine inananlardanım.
Sınırlar zorlandığında insanın, kendini sonu intihara kadar giden dipsiz bir kuyuda bulması işten bile değil.
Ortalama bir insanın günde 5.5 saat TV izlediği, kitap okumadığı, tiyatro ve sinemaya çok az gittiği bir dünyada kapitalizmin esiri olmamamızı beklemek ütopik olsa da bence imkansız değil…
Yeni nesile marka ve moda kavramını tüm olumsuz gerçekleri ile anlatırsak belki biraz yol alabiliriz, ne dersiniz?