Yeni eğitim döneminde okula yeni başlayan 3 milyona yakın öğrenciyle birlikte 20 milyonu bulan öğrenci 12 Eylül’de ders başı yapmaya hazırlanıyor.
Biz veliler olarak öğrencilerin kantinlerde tükettiğ...
Yeni eğitim döneminde okula yeni başlayan 3 milyona yakın öğrenciyle birlikte 20 milyonu bulan öğrenci 12 Eylül’de ders başı yapmaya hazırlanıyor.
Biz veliler olarak öğrencilerin kantinlerde tükettiği gıdalar kadar, kullandıkları eşyaların da güvenli olması gerektiğine inanıyoruz. Öğrencilerin kullanacağı kırtasiye malzemelerindeki kimyasal risklerin kontrol altında tutulması gerektiğini biliyoruz. Sağlık Bakanlığı bu konuda üzerine düşeni yapıyor ve kayıt altında olan tüm firmaları denetliyor. Fakat bir de merdiven altı üretim yapan denetimsiz firmalar var işte burada görev biz velilere düşüyor. Satın aldığımız malzemelerin içeriğini ve nerede üretildiğini kontrol etmek bizim görevimiz.
Her yıl olduğu gibi bu yıl da öğrencilerin düşlerini süsleyen ve özellikle ilköğretim çağında çocukların okul stresini eğlenceye dönüştüren kırtasiye ürünleri, bilinçsizce yapılan alış verişler sonucunda çocukların sağlığını bozabilen tehlikelere dönüşebilmektedir. Raflarda yerini alan; hangi maddelerden üretildiği ve içeriği belli olmayan, güvenlik sınırını aşan kimyasal madde katkılı, abartılı, albenili kalem, silgi, su matarası, beslenme çantası gibi kırtasiye malzemeleri, ayakkabılar, okul giysileri çocuklarımızın sağlığını ciddi biçimde tehdit etmektedir. Keza aynı şekilde kantinlerde satışa sunulan markasız, ucuz, inorganik boyar maddelerin kullanıldığı şekerlemeler ve ucuz olduğu için yurt dışından ithal edilen yiyecek ve gıdalar, gıdaların konulduğu beslenme çanta ve sulukların birçoğu da ne yazık ki büyük risk oluşturmaktadır.
Kırtasiye malzemeleriyle okul araç ve gereçlerinin bazılarında hala fitalatlar, azo boyalar ve bazı ağır metaller kullanılmaktadır. Fitalatlar; plastiğin sert ve kırılgan özelliğini yumuşatmak ve bazı malzemelerde kullanılan boya ve kokuların uzun süre dayanmasını sağlamak amacıyla kullanılan toksik kimyasallardır. Tükürük ve ter yolu ile vücuda geçerek hormonal sisteme (üreme sistemi), endokronik sisteme ve karaciğere zarar verebilmektedir. Azo boyar maddeler ise doğal, rejenere ve sentetik elyafların boyanmasında ve renklendirilmesinde kullanılmaktadır. İki binden fazla çeşidi vardır. Bu durum kullanım alanını genişletmektedir. Azo boyar madde ile işlem görmüş malzemelerin uzun süreli ve vücut ile teması sonrasında insanlarda bazı kanser türlerine ve karaciğer hastalıklarına yol açtığı bilinmektedir.
Yine aynı şekilde antimon, arsenik, baryum, kadmiyum, nikel, krom, kurşun, civa ve selenyum gibi ağır metaller de değişik amaçlarla okul malzemelerinde kullanılmaktadır. Biyoduyarlılık sınır değerlerinde verilen limitlerin aşılması durumunda ter ve tükürük yolu ile vücuda taşınan bu maddeler vücutta birikmekte ve vücuttaki yararlı minerallerle yer değiştirmektedir. Bu durum insanlarda bazı kanser türlerinin görülmesinde ve bazı nörolojik sorunların ortaya çıkmasında önemli bir rol oynamaktadır.
Yine sanayide boya inceltmek amacıyla kullanılan ve çok çabuk buharlaşabilen (uçucu madde) toluen, xylol, aseton, benzen, trikloretan, perkloretilen, halojenli hidrokarbonlar ve benzeri maddeler yapıştırıcı malzemeler Sağlık Bakanlığının "Uçucu Maddelerin Zararlarından İnsan Sağlığının Korunması Hakkında Yönetmelik" gereğince yasaklamasına rağmen ne yazık ki hala bilinçsizce kullanılmaktadır.
Bu tehlikeli kimyasalların bazıları 2011 yılında Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından yayımlanan "Bazı Tüketici Ürünlerinin Tehlikeli Kimyasal Madde İçeriğine Yönelik Piyasa Gözetimi ve Denetimine İlişkin Tebliğ" ile sınırlandırılmıştır. Bu gelişmelere rağmen piyasa denetimsizdir. Sorun sadece okulların açılması sırasında akla gelmekte ve sınırlı denetimler yapılmaktadır.
Özellikle merdiven altı üretimlerde ve bazı dışardan alnan ithal ürünlerde yukarıda saydığımız tehlikeli kimyasallar limit sınırların üzerinde kullanılmaktadır.
Tercih edilecek ürün üzerinde TSE ve CE işaretlerinden en az birinin veya Avrupa Birliği tarafından güvenlik göstergesi olarak kabul edilmiş EN 71-1, EN 71-2, EN 71-3 ve EN 71-9 normlarına uygun olmasına dikkat edilmelidir. Çocukların kullanacağı mataralar, şişeler ve beslenme çantalarının plastik olmamasına dikkat edilmeli, kokulu ve boyalı ürünlerden kaçınılmalıdır. Solvent bazlı kalemler kesinlikle satın alınmamalı, satın almada su bazlı, alkol bazlı kalemler tercih edilmelidir. Keza yapıştırıcı alımında da içerinde uçucu madde olan yapıştırıcılar kesinlikle satın alınmamalıdır.
Okullar açılırken velileri bu konuda bir kez daha uyarmak gerektiğini düşünüyorum. Herşey çocuklarımızın sağlığı ve mutluluğu için...