Türkiye’de kişi başına düşen yıllık karbon ayak izi 4.4 ton karbondioksittir. Su ayak izinin seviyesini olabildiğince düşük tutmak ve sürdürülebilir bir su tüketim dengesi kurmak için gerekli adımları atmak doğa ve insanlık için hayati öneme sahiptir

2008 yılında Estonya’da ortaya çıkan Let’s Do It hareketi “Atıksız Bir Dünya” mottosu ile her yıl eylül ayında Dünya Temizlik Günü gerçekleştirerek çöp körlüğünü yenmek ve farkındalık oluşturmak adına çalışmalarını yürütmektedir. Günümüzde 191 ülke/bölgede faaliyetlerini yürüten Let’s Do It hareketi dünyanın en büyük sivil çevre hareketidir. Biz Let’s Do It Türkiye ekibi olarak 2012 yılından beri ülkemizde faaliyetleri yürütmekteyiz. 2022 yılı itibariyle de Let's Do It Türkiye hareketi Haydi Yapalım Derneği adı altında çalışmalarını yürütmektedir. 

Haydi Yapalım Derneği’nin iklim savunuculu ile başlayan eğitim modüllerinden biri olan karbon ve su ayak izi hakkında bilgiler vermeye çalışacağız. 
Karbon (C), hücrenin en önemli yapı taşlarından biridir. Bitki ve mikrorganizmalarının toplam ağırlıklarının yüzde 40-50’si karbondan oluşmaktadır. Dünyadaki tüm canlıların büyümesi, çoğalması, beslenmesi ve hayatta kalmasında kilit bir role sahiptir. Havadaki karbondioksit gazı, dünyanın yaşanabilir sıcaklıkta olmasını sağlayan ve dünyayı zararlı ışınlardan koruyan sera gazlarından biridir. 

Doğal karbon döngüsü  

Karbon elementinin atmosfer, toprak düzeyi ve ekosistemler arasında kimyasal, fiziksel, jeolojik ve biyolojik süreçler aracılığıyla transferidir. Atmosferdeki karbondioksit formunda bulunan karbon, bitkilerin gerçekleştirdiği, fotosentez yoluyla bir karbon döngüsü içindedir. Bitkiler aldıkları karbondikositi organik karbona dönüştürürken bir kısmını atmosfere geri salıveriyorlar. Bir kısım karbonu da bünyesinde tutarak depoluyor. 

Üreticiler tarafından oluşturulan organik karbonun bir kısmı da besin zinciri yoluyla tüketicilere yani, insanlara ve hayvanlara geçiyor. Tüketicilerde aldıkları bu karbonun bir kısmını solunum yoluyla karbondiosit olarak tekrar atmosfere salıyor. Kalan kısmını da yaşamsal faaliyetler için bünyesinde depoluyor. 

Bitki ve hayvan kalıntılarından, kök salgılarından, canlı ve ölü mikroorganizmalarından toprak bünyesinde bulunan karbonun bir bölümü, karbondioksit biçiminde tekrar atmosfere karışıyor. Bir bölümü de humus olarak toprakta kalıyor. 
Sularda, aslında karbon yutağı dediğimiz karbondioksiti, atmosferden yutarak depolayan doğal veya insan yapımı sistemlerde denizin, okyanusun en büyük karbon yutağı olduğunu söyleyebiliriz. Sular da bu karbondioksit, karbondioksit ve bikarbon olarak bulunduğu için o da karbon döngüsünün içindedir. 

Doğal karbon döngüsü, özellikle sanayi devrimi sonrasında değişime uğramıştır. Karbon toprakta milyonlarca yıldır çeşitli jeolojik süreçlerin sonunda oluşmuş kömür ve petrolün yapısında bulunmaktadır. Bu yakıtların enerji amacıyla yakılmasıyla içlerinde organik halde bulunan karbon yeniden atmosfere salınmaktadır. Bu durum doğal göngüsünü olumsuz etkilemektedir. 

Buna ek olarak, orman ve meraların tahribi, aşırı şehirleşme, yanlış tarım uygulamaları ve artan atık miktarları da karbon döngüsünün üzerinde olumsuz etkiye sahiptir. 

Karbon ayak izi nedir? 

Karbon ayak izi, çoğunlukla bir birey, süreç, faaliyet, ürün, sektör, şehir ya da ülkenin belirli bir zaman aralığında doğrudan ve dolaylı olarak neden olduğu karbondioksitin eşdeğer cinsinden sera gazı salımıdır. Et ve süt ürünleri arasında kilogram başına en yüksek oranda karbon ayak izi, ham maddeve su içeren ürünlerdir. 

Ortalama bir ağaç, belirli bir miktarda karbondioksit emer ve dört kişilik bir ailenin bir yıllık ihtiyacı olan oksijeni atmosfere verir. 

Karbon ayak izi neden önemlidir? 

Sera gazı, dünya atmosferinde en çok ısı tutma özelliğine sahip olan gazlardır. Kyoto Protokolü kapsamında ele alınan sera gazları, 

*Karbondioksit 

*Metan 

*Azot oksitler 

*Hidroflorokarbonlar (HFC’ler) 

*Perflorokarbonlar (PFC’ler) 

*Kükürtkekzaflorür (SF6) 

Bir kısmı doğal yollarla, bir kısmı da insan faaliyetleri sonucu yayılan bu gazlar, yeryüzünden yansıyan güneş ışınlarının bu gazlar tarafından tutulmasına sera etkisi denir. Ancak gazlar gereğinden fazla salındığında küresel ısınma ve iklim değişikliği gibi sorunlar ortaya çıkmaktadır. 

Karbon ayak izi türleri  

*Birincil (doğrudan) ayak izi: Ev ve iş yerlerinde ısınma, aydınlatma gibi ihtiyaçlar için tüketilen enerji ile ulaşım amaçlı kullanılsan fosil yakıtların yakılması sonucu ortaya çıkan doğrudan salımlari ifade etmektedir. 

* İkincil (dolaylı) ayak izi: Ürünlerin imalatından bertarfına kadar uzanan yaşam döngüsü salımlarının toplamını ifade etmektedir. 

Karbon ayak izi hesaplaması: 

Karbon ayak izi hesaplama, bir organizasyonun, ürünün veya faaliyetin sera gazı emisyonlarını ölçmek ve değerlendirmek amacıyla kullanılan bir süreçtir. Karbon ayak izi hesaplamak için öncelikle bir kişinin veya kuruluşun sera gazı emisyonları belirlenmelidir. Bu emisyonlar, doğrudan (enerji tüketimi,ulaşım vb.gibi) ve dolaylı (ürün ve tedarik zinciri boyunca) olarak ortaya çıkar. 

Karbon ayak izi hesaplaması yapılırken bu emisyonlar birim başına kilogram veya ton karbondioksit eşdeğer olarak ifade edilmektedir. Bu sayede  farklı emisyon kaynakları karşılaştırılabilir hale gelir. Bu süreç, çevresel sürdürülebilirlik performansı değerlendirilmelerine, sera gazı emisyonlarını azaltmaya yönelik stratejiler geliştirmeye ve sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşılmasına yardımcı olur. 
Hükümetlerarası iklim değişikliği paneli (IPCC), sera gazı emisyonlarını 3 farklı yöntem ile hesaplayan metodolojiler paylaşılmıştır. 

Birinci yöntem: Basit yaklaşım, IPCC kılavuzunda açıklanan emisyon faktörleri (EF) ve diğer parametreler, belirsizlik fazla, detay az.

İkinci yöntem: Ülke bazlı EF’ler ve parametreler (yakıtın kalitesi, karbon içeriği, kullanılan yama teknolojisi vb.) 

Üçüncü yöntem: Detaylı yaklaşım, tesise özgü EF’ler ve parametreler (Kullanılan yakıt tipi, yama teknolojisi, çalışma şartları, kontrol teknolojisi, bakım kalitesi vb.gibi) belirsizlik az, gerçeğe yakınlık fazla. 

Raporlama yapacak kuruluşun kaynaklarına göre yöntem değişmekle birlikte genel de ikinci ve üçüncü yöntem seçilmektedir. 

Kurumsal karbon ayak izi hesaplamaları ISO 14064 ve Sera Gazları Protokolü tarafından sınıflandırılan kapsamlar dahilinde yapılır. 

Bireysel karbon ayak izi  

Bireysel karbon ayak izini tahmini olarak hesaplamak için Dünya Doğayı Koruma Vakfı (WWF), Avrupa Birliği, Birleşmiş Milletler gibi kurumların web sitelerinde karbon ayak izi hesaplama araçları bulunmaktadır. 

Bu web siteleri yeme alışkanlıkları, ulaşım tercihleri, evin büyüklüğü, alışveriş ve eğlence stili, elektrik kullanımı, ısınma ve ev aletleri kullanımları gibi konularda veri toplayarak tahmini bir karbon ayak izi hesabı yapmaktadır. 

Bazı web siteleri de bireysel karbon ayak izinin ortalamanın üstünde olup olmadığını söyleyerek azaltma önerileride sunabilmektedir. Türkiye’de kişi başına düşen yıllık karbon ayak izi 4.4 ton karbondioksittir. 

Politikalar ve düzenlemeler: 

Karbon ayak izi konusundaki uluslararası ve ulusal politikalar ve düzenlemeler, sera gazı emisyonlarını azaltmak ve iklim değişikliği ile mücadele etmek amacıyla oluşturulmuştur. 

Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi; 196 ülkenin taraf olmuş olup Türkiye’de 2004 yılında imzalamıştır. Küresel iklim değişikliği ile mücadele etmek için çerçeve oluşturmak için oluşturulmuştur. 1992 yılında iklim değişikliği çevre konferansında imzaya açılmıştır. Türkiye burada özel konumda olup  EK-1 kapsamındadır. Uluslararası alanda ilk ve en önemli sözleşme olarak kabul edilmektedir. 

Sözleşme sera gazları karbon yutaklarını da korumayı teşfik etmektedir. Küresel iklim değişikliği ile mücadele etmek için bir çerçeve oluşturulmuştur. Sera gazlarını azaltılması için ülkelerin özel koşullarını ve önceliklerini kabul ederek ortak sorumluluklar prensibine dayandırılmıştır.  Bu sözleşmenin aslında iki tane uygulama alanı  olarak, Kyoto Protokolü ve Paris Anlaşması görülüyor. 

Kyoto Protokolü   

Birleşmiş Milletler’in uygulama alanındaki ilk olan Kyoto Protokolü 1997 yılında imzalanmış olup 2005 yılında yürürlüğe girmiştir. Sera gazı emisyon azaltma hedefler belirler. 

İklim değişikliği ulusal eylem planı  

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı (o zamanki adıyla) 2011-2023 yıllarını kapsayan iklim değişikliği ulusal eylem planı hazırladı. 2024 yılı uygulama dönemi sonuna gelindiğinde, 2053 net sıfır emisyon hedefi belirlendi. İklim değişikliği ile mücadele ve uyum konusunda bir çerceve sunar. Strateji değişikliğine gidilerek, iklim değişikliği azaltım statejisi ve eylem planı ve iklim değişikliği uyum stratejisi  ve eylem planı benimsendi.Böylelikle ikl farklı eylem planı ortaya çıktı. 

Kaynak: Yiğit Erdoğan- Yüksek çevre mühendisi Melek Hazal Özen 

DEVAM EDECEK…