Konumuz altmış beş yaş ve üstünde olanlar… Yaşamları boyunca neler duydu, neler yaşadı, neler yaptılar?
Gençtiler. İşçiler ‘Ayağa kalkınız’ dediler, onlar da kalktı. Farklı ülkelerde çiftçinin hikaye...
Konumuz altmış beş yaş ve üstünde olanlar… Yaşamları boyunca neler duydu, neler yaşadı, neler yaptılar?
Gençtiler. İşçiler ‘Ayağa kalkınız’ dediler, onlar da kalktı. Farklı ülkelerde çiftçinin hikayesini dinlediler. Alman karşıtı partizanlar ‘Ölürsem arkadaş beni gömmelisin’ teraneleri dinlediler. ‘Beni güzel bir çiçeğin gölgesine dağlara gömün’ dediler, gömüldüler de… Kendi dilinde ‘Güzel merhaba merhaba’ diyerek insanları umutlandırdılar. Benito Mussolini’nin de aynı şarkı ile umut olmaya çalıştığını gördüler, sonrakiler ise duydu. Şimdikiler duymadılar bile…
Faşistler de, sosyalistler de, sağcılar da, solcular da, anarşistler de böyle coştu, hürriyet ve umut dağıttı. Umudu dağıtırken öldüler. Hırsını alamayanlar suç işledi, banka soydu, toplu kalkışmalara önderlik etti. Olmadı, fikrine direneni öldürdü. Hiç bir konuda suçlu olduklarına inanmadılar onlar adil bir dünyanın kapılarını açtıklarına inandılar. Dünyanın ilk milli marşı sayılan ‘marseyyez’i her ülkenin gençleri söylüyordu, hem de milli marş olduğunu fark etmeden. Fransız milli marşı güya İnsan hakları hürriyet konusunda ışıktı. Aynen ülkemizdeki ‘Kalkın dostlar bir olalım hainleri kovalım’, ‘Çanakkale içinde vurdular beni’ der gibi… O zaman gençlik, ilkeli, erdemli olmaktan gurur duyuyordu.
Kendi ülkesine veya başka bir ülkeye ait mükemmel denilen (la marseillaise) ‘marseyyez’ veya ‘bella çav’ veya ‘Çırpınırdı Karadeniz’ gibi marşlar söyleyerek geleceğe umutla baktı. İnanıyorlardı, hürriyet diyerek koşarken hepsi ‘Umut benim’ dedi. Enteresandır; faşist komünist fark etmiyordu.
Tavizsiz şahsiyetli ve ölümüne dik durdular. İşte 65 yaş ve üstü, o bunak dayanıksız, bir virüse yenilir denilen insanlar bu insanlar. Aslında onlar çok çeşitli virüsleri yenmişti. Ya sizler, onları yasaklara boğanlar kaç yaşına kadar yaşamayı başaracaksınız?
Şimdilerde kimin söylediği belli olmayan özellikle haberci ve yorumcuların algı operasyonu 65 yaş üstünü korumaya soyundu. Emekli bir mühendis 90 yaşında 17’nci kitabını yazıyor. Aynı yaştaki yöneticiler önündeki yazıları okumakta zorlanıyor. Tarihin hiç bir döneminde belli bir yaştaki büyüklere bu derece küçümseme hakaret olmamıştı. Yazıklar olsun! 65 yaş ve üstü canını verdiği eşitlik için uğruna öldükleri bağımsız gelecek için şimdi bakın 65 yaş üstü neler görüyor? Fukaralık, savurganlık, fuhuş, kumar, geriye gelen cehalet, ateistlik.
Oysa 65 yaş üstü nesil inancı için ölmüş, hem de elindeki telefonu, elektriği, suyu sana hiç yoktan var ederek miras bırakmıştı. Korana virüs salgınını televizyon ve yorumcu cehaleti ile 65 yaş üstü insanlara ihale edildi. Sonra 24 saat her bültende 4 saat dışarı çıkma sadakası. Kimse de çıkmadı üç beş kişi dışında. Görüntü bile bulamadı malum zevat.
Sana gelince bazı medya görevlileri, adressiz bilgiçler. Siz de bir şeyler bırakın arkanızda. Onurlu yaşlıların gururlu çocuklarını yetiştirmek için erdemli, ilkeli olmak gibi işler yapmayı öğreten insanları eğiten öğretmenlik yapın…