Filistin davası, İsrail’in Gazze de çocuk, sivil, kadın demeden acımasızca saldırması ve öldürmeleri üzerine dünya ülkelerinin suskun kalması, İsrail’in destekçisi ABD bütün dünyaya meydan okumaktalar. Dünya deviRusya’nın başına Ukrayna savaşını sardırdılar. Rusya - Ukrayna ile savaşmaya devam ederken ABD dünyanın polisliğine kalktı. ABD yönetiminin büyük bir bölümünün Yahudi olması dolayısıyla Orta Doğu’yu tamamen İsrail toprakları yapmaya çalışan bir anlayışla İsrail’e verdikleri güç ile herkese saldırıyorlar.

       İsrail - Filistin davası yıllardır devam edince ve coğrafya olarak yakın komşularımız olunca ülkemizi ve bizleri yakından ilgilendirdiği Filistin’i araştırıyorum. Dr. Vecdet Öz’e Filistin’i soruyorum. Dr. Vecdet Öz, Filistin’i anlatmaya başlıyor…

       Filistin kelimesinin kökenini Yunanca ‘Philistia’ kelimesinden almaktadır ve manası “Filistinliler’in Yurdu” demektir. Filistin ülkesinin bayrağı siyah, beyaz, yeşil ve kırmızı renkten oluşmaktadır ve üzerinde aşırı milliyetçi mesajlar yer almaktadır. İlk kez Şerif Hüseyin tarafından 1916 yılında Osmanlı Devleti’ne karşı başlatılan Arap ayaklanmasının sembolü olarak tasarlandı… Bayrağın üst kısmında bulunan siyah çizgi Abbasileri, orta kısımdaki yeşil çizgi Fatımileri ve en alttaki beyaz çizgi ise Emevileri temsil etmektedir. Bayraktaki kırmızı üçgen ise Arap halklarının Türklere karşı bağımsızlık isyanlarının ve bu uğurda döktükleri kanı sembolize etmektedir…

Pekala kimdir bu Şerif Hüseyin? 1852 yılında İstanbul’da doğdu. 1908'de 2. Abdülhamit tarafından Mekke Şerifi olarak atandı. 1. Dünya Harbi sırasında Arapların bağımsızlığı için ayaklanma başlattı ve Birleşik Krallık’tan destek gördü. 1916 yılında bağımsızlığını ilan ederek kendini Hicaz Kralı ilan etti. İngiliz ajanı Lawrence ile birlikte Osmanlı’ya karşı isyana önderlik etti.

       Bu tarihi kin yüzündendir ki Filistin yönetimi ve milleti her zaman geçmişin varisi olarak kabul ettikleri Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne ve her nerede Türk yaşıyorsa hep hasmane bir tutum içinde olmuşlardır. Bunun örneklerine yakın tarihte hep birlikte birçok kez şahit olduk: Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas, Türkiye’ye karşı hep mesafeli durmuştur. İsrail Başbakanı Netenyahu, ABD Senatosu’nda konuşma yapınca, Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan, Mahmut Abbas’ı Türkiye’ye davet edip TBMM’de konuşma yapmasını istediğinde bile Türkiye’nin zorlamasıyla tarih vererek gelmiştir.

 Filistin Devlet başkanı Mahmut Abbas:

- Çin Devlet Başkanı’na Doğu Türkistan konusunda Çin'in yanında olduklarını bildirmiştir.
- Dünya kamuoyuna sözde Ermeni soykırımını tanıdığını ifade etmiştir.
- Kıbrıs Rum kesimi ve Yunanistan'la birlik olup Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni tanımamıştır.
- Her daim PKK'nın yanında ve destekçisi olduğunu defalarca deklare etmiştir.

Bizlere 1400 yıldır kin ve düşmanlık besleyen, hep arkadan hançerleyen ve inanç bağından başka bir bağımızın olmadığı Filistin konusuna karşı aşırı ilgimiz maalesef Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın din kardeşliği üzerinden yürüttüğü siyasi bir destektir. Elbet ki Filistin dâhil hiçbir millete yapılan insanlık dışı saldırı kabul edilemez. Özellikle ibadet ederken! Böyle bir saldırıya karşı olmak ve kınamak tabii ki insani bir yükümlülüktür. Lakin bunu yaparken ölçüyü kaçırmamak, provokasyonlara kapılıp iç siyasete malzeme olmamak ve yukarıda ifade etmeye çalıştığım gerçekleri de göz ardı etmemek gerekir.
Türk’e Türk’ten başka dost olmadığı unutulmasın ve Filistin konusunda gösterilen hassasiyeti, Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyanın çeşitli yerlerinde zulüm içinde yaşayan insanlara soydaşlarımız içinde fazlasıyla göstermektedir.