Herkese iyi hafta sonları olsun, şöyle bir kahve demleyelim, kendimizin farklı yönlerini görmeye dair yola çıkalım.
Bu size yöneltilen gerçek bir soru olsaydı, nasıl cevap verirdiniz?
Kendinizin...
Herkese iyi hafta sonları olsun, şöyle bir kahve demleyelim, kendimizin farklı yönlerini görmeye dair yola çıkalım.
Bu size yöneltilen gerçek bir soru olsaydı, nasıl cevap verirdiniz?
Kendinizin kaç farklı yönünü gerçekten tanıyorsunuz-biliyorsunuz?
Farklı şehirlerde peşimde sürüklenen bir soru..
İyi olmayan çalışan bir dost haliniz, eğlenceli ve boş vermiş bir haliniz, hala çocuk olmaya çalışan bir parçanız, kendi kendini yargılayan bir ebeveyn parçanız, mutluluğu kendisi haricinde her yerde arayan ve bulamayan bir haliniz, sinirli ve gergin olduğunuz bir parça, kafasına estiğini yapabilen bir siz..
Hepimiz için listeyi uzatamayız çünkü gerçekten çok uzun olurdu! Kendimizin farklı ruh hallerini ve kişilik parçalarını görebilmek aslında çok önemli çünkü kritik anlarda nasıl davrandığınızı bu sayede daha iyi görebilir hatta yönetebilirsiniz.
Her yaş geçişlerinde bu dönemlerden çıkar karşımıza. Her dönemin tadı ve yaşanması gereken mutlulukları, acıları apayrıdır. Doğal akış gereği başımıza bir sürü şey gelir ve gelmeye devam edecektir.
‘Bu da ne yahu şimdi!’ dediğimiz anlardan kaç kere yaşamışızdır? Bu değişim silsilesinde kendi parçalarımızın da güncellendiğini bazen birilerine benzediğini görebiliriz.
ZORUNDALIK
Genelde ilk öğrendiğimiz, içinde büyüdüğümüz ev kaynağını kullanarak kriz anlarını çözümlemeye çalışırız. İhtiyacımız olan destek sağlanıyorsa çok göze batmadan devam edebilir. Ancak aktif bir çözüm üretecek birikimimiz yoksa bunu kendi verilerimizden ve deneyimlerimizden çekerek yapmak
zorunda kalırız.
Burada geçen
zorundalık kelimesini bilerek yazdım. Bazen zorunda kalmak gelişim için harika bir tetikleyici olabiliyor çünkü. Sistem burada çok pratik işliyor. Bir durumun altında kalıyorsunuz, çıkmanız lazım, buna zorundalık hissi katıyorsunuz ve işlemleyen parçanız olaya en uygun halinizi oluşturup onu devreye sokuyor. Bazen sizin bile hiç tanışmadığınız, bilmediğiniz o kişilik parçanız bu sayede gün yüzüne çıkabiliyor.
Tam bu noktada bazen tıkanıklık yaşamak mümkün, terapilerde sıklıkla başka parçalarını tanımayan ve nasıl yöneteceğimizi bilemeyen hallerimiz oturuyor koltuklarda. Sonra içinde büyüdüğümüz evlere, insanlara bakıyoruz dışarıdan. Neler almışız neleri taşımışız peşimizde, belki hiç ihtiyacımız olmadığı halde nelerle baş başa bırakmışız kendimizi onlara bakıyoruz. Sonra da kendi inşa ettiğimiz yapılarımızla ve farklı yönlerimizle tanışıyoruz.
Kendim için en zoru neydi biliyor musunuz? Kriz anlarında korku dolu bir yanım da ortaya atmaya çalışırdı kendini, bunun nerelerden geldiğini ve nasıl yönetilebileceğini bulmak ve denemekti.
Karşılaşmak yetmedi, bu yanımla tanışmak lazımdı, anlamak ve kabul etmek gerekirdi. Bir sürecin sonunda yeni yeni kaynaşabildik. Bu yanımla gördük birbirimizi. Ve ayrışma ancak böyle başlayabildi.
Bugün, hangi yönlerinizle tanıştığınızı görmek için güzel bir başlangıç günü. Keyifli günler dilerim!