Memlekette acayip yoğun bir gündem var.
Öyle bir yoğunluk ki, bazen “pandemi” bile sistemli bir şekilde piyasaya sürülen tartışmaların arasında boğulup gidiyor.
Bir gün bakıyorsunuz konumuz darbe…...
Memlekette acayip yoğun bir gündem var.
Öyle bir yoğunluk ki, bazen “pandemi” bile sistemli bir şekilde piyasaya sürülen tartışmaların arasında boğulup gidiyor.
Bir gün bakıyorsunuz konumuz darbe…
Ertesi gün milletvekili transferi, sonraki gün ise meslek odalarındaki seçim sistemi.
Ekonomik durum ve korona ile kördüğüm haline gelen kriz zaten demirbaş olmuş durumda.
Normal bir süreçte ülkede kıyameti kopartacak pek çok hadise, neredeyse 24 saat sonra unutulup gidiyor.
Hal böyle olunca, siyasiler de coştukça coşuyor.
Hemen her konuda polemikler, tartışmalar almış başını gidiyor.
Partilerin en tepesinden en alt kademesine kadar konuşmayan yok neredeyse.
İşte bu hızlı akış içinde benim en çok dikkatimi çeken çıkışı Kemal Kılıçdaroğlu yaptı.
Üstelik bu çıkışının gündemle uzaktan yakından hiçbir alakası yok.
CHP Genel Başkanı, durduk yerde “milletvekili adaylarını da halk seçsin” diye bir öneri getirdi.
Ama ne hikmetse pek karşılık bulmadı bu teklifi.
Kendi partisinde bile pek çok isim böylesine önemli bir adımı görmemezlikten geldi.
Oysa Kılıçdaroğlu’nun bu teklifi gerçek demokrasi için o kadar önemli ki…
Düşünsenize…
Kentinizi TBMM çatısı altında temsil edecek insanları bu kentin havasını soluyan insanlar belirleyecek.
Halk kimin derdine tercüman olacağını düşünüyorsa onu görevlendirecek.
Bir de şimdiki sisteme bakın.
Parti genel merkezlerinde ve kapalı kapılar ardında birileri kafa kafaya verip Ahmet oraya, Mehmet buraya diye aday atıyor.
Bu yüzden İzmir’i Kordon ve çipuradan ibaret sanan insanlara oy verip Meclis’e göndermedik mi?
Bugün bile İzmir ile uzaktan yakından alakası kalmamış veya hiç olmamış, insanların kartvizitlerinde İzmir milletvekili yazmıyor mu?
İddia ediyorum adaylar halk tarafından belirlenmiş olsaydı, İzmir milletvekillerinin en az yarısı TBMM’yi rüyalarında bile göremezdi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu bu teklifinde ne kadar samimi bilemem.
Ama bu çıkışı yaptığına göre diğer siyasi partiler kabul etmese bile kendi partisinde adayları belirlerken halka başvurarak demokrasi adına önemli bir hamle yapmış olur.
Tabii bu yöntemin sadece TBMM seçimleri için uygulanması yetmez.
Asıl önemli olan belediye başkan adaylarını halka sormak.
Halka, gönlündeki ve güvendiği ismi seçme hakkı tanımak.
Adaylar halk tarafından belirlenmiş olsaydı, bugünkü İzmir vekillerinin yarısından çoğu TBMM’yi rüyasında bile göremezdi dedim ya.
Aynı yöntem yerel yönetimler için de uygulanmış olsaydı, İzmir’deki 30 belediye başkanından 25’i yönettiklerdi belediyelerin kapısından bile giremezdi.
Mesele “delinin kuyuya attığı taş” misali bir teklif getirip kenara çekilmek değil.
Mesele, bu teklifin arkasında durum uygulanmasını sağlamak.
Peki, CHP ilk seçimlerde adaylarını belirlemek için halka gider mi derseniz?
Zor…
Hatta benim hiç ümidim yok.
Ne parti içinde Kılıçdaroğlu’nu esir almış baronlar buna izin verir, ne de delege ağaları…
Son İzmir İl Kongresi’nde yaşananları unuttunuz mu?