Ülkelerindeki iç savaştan kaçarak Türkiye’ye sığınan Suriyeliler meselesi sık sık gündeme geliyor. Muhalefet Suriyelileri ülkelerine gönderilmesi konusunda ısrar ederken, hükümet kanadı ise gönüllü ol...

Ülkelerindeki iç savaştan kaçarak Türkiye’ye sığınan Suriyeliler meselesi sık sık gündeme geliyor. Muhalefet Suriyelileri ülkelerine gönderilmesi konusunda ısrar ederken, hükümet kanadı ise gönüllü olarak gitmeleri yönünde politika izliyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da yeni bir “Boraltan Köprüsü Faciası” yaşanmasına izin vermeyeceklerini dile getiriyor. Türkülere bile konu olan “Boraltan köprüsü Faciası” nedir ve ne zaman yaşandı. Boraltan Köprüsü Katliamı yakın tarihin en önemli dramlarından birisi. Ama ne yazık ki bu konu örtülü tarihin karanlıkları arasında kaldı. Boraltan Köprüsü Katliamı ya da Boraltan Faciası, Türkiye'ye sığınan 195 Azerbaycan kökenli Sovyet askerinin 1945 yılında mütekabiliyet ilkesi çerçevesinde Sovyetler Birliği'ne iadesi sonrası yaşanan katliamdır. Türkiye Sovyetler’den mütekabiliyet esasına dayanarak Sovyet topraklarına iltica etmiş olan bir subay ve iki erini istemişti. Sovyetler ise askerlerin izlerinin bulunamadığını beyan edip geri vermeyince Türkiye yola çıkan bazı askerlerin iadesini durdurdu. Türkiye ayrıca iltica edenlerden Türk kökenli olanların Türkiye vatandaşlığına alınması esa¬sını kabul etti. Türkiye tarihi açısından en acı olaylardan biridir. Zira, Türk tarihinde mültecilerin bu şekilde iade edildiği başka bir örnek yoktur. Türkiye'ye sığınan bir rivayette 193 diğer rivayette ise 153 Azerbaycan Türkü Sovyetler Birliği'ne iade edilmiş. İadelerinin hemen ardından sınırın karşı tarafında acımasızca kurşuna dizilerek katledilmişlerdi.

FACİANIN TANIĞI ANLATTI

Boraltan Köprüsü faciası esnasında askerlik görevini yapan 98 yaşındaki Bekir Doğan orada yaşananları şöyle anlatıyor: "Biz bunları köprüden teker teker isimleri okunarak teslim ettik. Sürüye sürüye köprüden geçirildiler. Karşıya geçince 'Hoş geldiniz.' demiyorlar. Ellerinde ne varsa süngü mü tüfek mi, vurduğu zaman 'Allah' diye bağırıyorlardı. Keşke gitmeseydim, görmeseydim, bilmeseydim. Alnımız yerde, gözümüzde yaş, onların üzerimizdeki manevi etkiler bizi küçülttükçe küçülttü. 'Keşke biz de gidip ölseydik' dedik. Rusların ellerine geçtikten sonra biz uzaktan bakıyoruz, öyle bir muamele ki hayvana yapılmayacak bir muamele. Haksız, insafsız, vicdansız bir muamele... Hepsini sıraya dizdiler makineli tüfekle taradılar. Mısır sapı gibi hepsi yere yığıldı." Boraltan Köprüsü Olayı olarak bilinen konuyu mecliste ilk kez gündeme getiren kişi, DP Tekirdağ milletvekili Şevket Mocan’dı. Şevket Mocan’ın sorularına cevap veren kişi de dönemin Adalet Bakanı olan Rükneddin Nasuhioğlu idi. Nasuhioğlu, bu vakanın maalesef doğru olduğunu da verdiği bu cevapla belirtmişti: Ankara’daki Sovyet Sefareti ile mütekabiliyet esasını tespit eden bir nota teatisi suretiyle (237) Sovyet askerî mültecisinden 195’i ilk parti olarak 6.8.1945 tarihinde Tıhmıs kapısından Sovyetlere iade edilmiştir.