Çocuk ve genç psikiyastristi Doç. Dr. Veysi Çeri'nin, 9 Ekim tarihli paylaşımını okumuştum Twitter'da. Aksa tufanı nedeniyle yazıyı öteledim. Gazze'de sular durulacak gibi değil elbette, yine yazacağız; ama biraz ülkedeki sorunları da hatırlayalım istedim. Malum biz de zor zamanlardan geçiyoruz ve hangi sorunu kim, nasıl yöntemlerle çözecek henüz bilmiyoruz. Biz hastaneleri konuşalım.
Doç.Dr.Veysi Çeri, hastanede "hasta" olarak geçirdiği bir günü anlatmış, "Doktorlar artık patron değil" diyerek sorunları sıralamış:
"Bugün heyet raporu almak üzere bir devlet hastanesine gittim. Heyet nedeniyle 7 poliklinik gezdim. Hiçbirinde doktor olduğumu belirtmedim.
Cidden bir tane doktorun işini geçiştirdiğini ya da kimseye kötü davrandığını görmedim.
HASTANELER KALABALIK VE HAVASIZ
Gözüme çarpan en önemli şey havalandırmanın çok iyi olması gereken hastanelerin aşırı havasız, boğucu ve gergin olması. Bunun yanında hastane ve koridorlarının aşırı kalabalık ve basık olması ile bekleme, sıra, belirsizlik ve işlemeyen sistemi diğer önemli sorunlar olarak gördüm.
Bununla beraber kimsenin bu konularla ilgili bir şikayette bulunduğunu duymadım. Ancak ne hikmetse herkesin kapıda beklerken sürekli olarak kendileri de bu tüm olumsuzlukların kurbanı olan doktorlarla sağlık çalışanlarını suçlayıp durduğuna hatta birbirini bu konuda gaza getirdiğine şahit oldum. Birkaç defa "Doktor napsın?" diyerek müdahale ettim. Her seferinde herkes bir süre sustu ama 5 dakika sonra aynı şekilde devam etti.
Sanırım insanlarımız doktorların artık hiçbir yetkisi olmayan birer pasif çalışandan farksız olduğunun farkında değil. Ve doktorların eskisi gibi hastanenin patronu olduğunu ve temizlik, düzen, sıra, koridorların genişliği, muayene süresi, hasta sayısı vs. gibi her şeyin onlardan sorumlu olduğunu sanıyor. İnsanlarımıza bunun böyle olmadığını ve bu tür haklarını nerede alacaklarına dair farkındalık kazandırmamız gerektiğini düşünüyorum. Belki o zaman öfkeleri yıkıcı şekilde bu durumun asıl kurbanı olan sağlık çalışanlarına değil asıl sorumlulara yönelerek yapıcı adımların atılmasını sağlar.
LÜKS DEĞİL İHTİYAÇ
Ne dersiniz, hak vermemek mümkün mü Doç. Dr. Veysi Çeri'ye? Hastanelerin, pek çok kamu binası gibi, "bir oda fazla çıkarma" mantığıyla değil de kalabalıklara ferahlıkla hizmet üretebilecek bir planla inşa edilmesini kim istemez ki? Aydınlık, havadar, geniş çizilmiş; poliklinik, kan alma, ultrason birimleri doğru konumlandırılmış; hastayı binanın/kampüsün bir köşesinden diğer köşesine koşturmayan, tekrar tekrar sıraya girmek ya da randevu almaktan kurtaran, teknolojik ve kalifiye çalışanlarıyla hızla sorun çözülen bir hastane yapısı hayal olmamalı. Ya da şöyle anlatalım, bu hizmetler yalnızca "otel konforunda hizmet" vaad eden özel hastanelerin politikası olmamalı.
Gecesini gündüzüne katıp can kurtaranlar da kazandığını henüz alnının teri kurumadan devletine vergi olarak ödeyenler de bu konforu hak ediyor.