Yaklaşık 18 milyon öğrenci bir dönemi daha geride bıraktı. Yarının yetişkinleri şimdi ise 2 haftalık bir tatil sürecinde. Peki; bu tatil süreci nasıl geçirilmeli ve en önemlisi uzmanlar ne diyor?
Önc...
Yaklaşık 18 milyon öğrenci bir dönemi daha geride bıraktı. Yarının yetişkinleri şimdi ise 2 haftalık bir tatil sürecinde. Peki; bu tatil süreci nasıl geçirilmeli ve en önemlisi uzmanlar ne diyor?
Öncelikle her karne döneminde söylendiği gibi kötü karnenin de iyi karnenin de sahibi sadece çocuklar değil. Aile, her iki durumda da son derece etkin… Aynı zamanda karnenin başarının tek göstergesi olduğu da düşünülmemeli ve karne hediyesinden ziyade aileler çocuklarıyla kaliteli ve güzel vakit geçirmeli. Karnesi nasıl olursa olsun çocuklar bir dönem boyunca yoruldu ve yarıyıl tatilini hak etti. Tatilde karneyi konuşmamak daha çok çocuğu rahatlatacak aktivitelere yer vermek gerekiyor. Öğrenciler bu tatili sosyal olarak daha verimli yaşamalı; bol bol kültürel etkinliklere katılmalı, tiyatroya, sinemaya gitmeli, müze gezileri yapmalı, kitap okumalı. Ufak tekrarlar yaparak bilgiler pekiştirilebilir. Özellikle liseye geçiş sınavına girecek öğrenciler için bu tekrarlar başarılarına olumlu yansır. Ama aşrı yoğun bir şekilde ders çalışmak doğru değil. Zihni boşaltmak, dinlenmek ikinci yarıyıla hazırlanmak adına önemli. Uzmanlara göre çocuğun başarısı çok yönlü değerlendirilmeli. Bulunduğu ortamlarda yaşadığı duygu durumu, okulunu, arkadaşlarını sevip sevmediği, huzurlu bir aile ortamının olup olmaması gibi pek çok faktör öğrencinin başarısında belirleyici oluyor. Karne notları nasıl olursa olsun aileler çocuklarına zaman ayırmalı. Tatil döneminde okul olmadığı için daha boş zamanı olan öğrencilerin aileleriyle kaliteli zaman geçirmeye ihtiyaçları var.
YANLIŞ YÖNLENDİRMEYİN
Başarılı çocukların aileleri bildiklerini unutmasın ve daha iyi olsun düşüncesiyle, başarısız çocukların ebeveynleri ise ceza niteliğinde bu süreci daha çok çalışmak için yaratılan boş zaman olarak değerlendirip her zaman olduğundan daha fazla yüklenebiliyor. Bu kesinlikle yanlış. Başarılı ya da başarısız hiç fark etmez çocuğun zihnini dinlendirmeye ihtiyacı olduğu gerçeğini kabul etmek gerekiyor. Aslında bakarsanız karne çocuğun başarılı olup olmadığını gösteren bir belge değil. Prof. Dr. İlber Ortaylı’nın da dediği gibi; 9 milyon öğrencinin takdir aldığı ama yarısının sınavlarda barajı bile geçmediği bir eğitim sisteminde yetişiyor öğrencilerimiz…
Bir gerçek var ki; çocukların geleceği ailenin bilinçli ya da bilinçsiz oluşuyla şekilleniyor. Mesela çocuk resim yapmayı seviyor, hatta öyle çok seviyor ki hayal ettiği her şeyi resmedebiliyor ve gerçekten başarılı çalışmalar ortaya koyuyor. Aile ne yapıyor? ‘Hobi olarak yine yap ama sanatçı olursan iş bulamazsın, mühendis ol’ diyor. Bu düşünce de haklılık payı olsa da eğitim sistemine suçu yıkıp mutsuz gençler yetiştirmek yerine çocuğun isteklerine de kulak vermek gerekiyor. Yavaş yavaş çok sevdiği boya kalemlerinden uzaklaşan çocuk hayatını şekillendirecek ayrıma geldiğinde ailesini dinleyerek mühendislik fakültesine giriyor ve mühendis oluyor. İşsiz kalmasın diye mühendis olan o genç sırf para kazanmak için çalışır boyuta geliyor. Sonra işini sevmeyerek yapan mühendislerin ürünü sağlıksız binalarla doluyor şehirler.
Bir tercih yapmak gerekiyor. Çocuğunuzun sevmediği bir işi sırf para kazanmak uğruna yapması için uğraşmak mı; yoksa sevdiği ve başarılı olduğu işte en iyisi olması için çabalaması gerektiğini anlatmak mı…