İzmir'in yazları meşhurdur. Sahilleri, plajları, serin meltemleri... Ancak bir de işin öbür yüzü var: İzmir'in kavurucu sıcakları! Kalıbımı basarım, kaç yaşındayım ilk defa bu yaz bu kadar zorlandım! Evet, İzmir'de yaz demek, adeta bir sauna seansı demek. Gece yarısı bile bu kadar sıcak olmaz kardeşim!

İzmir'de yazın ortasında dışarı çıkmak cesaret ister. Gölge bulduğunuz an o gölgeye yapışır kalırsınız. Gölgeyi bulan bir tanıdığınız varsa, ona sıkı sıkı sarılın, çünkü o bir hazine avcısıdır. İzmir'in gölgeleri, sıcakların etkisinden kurtulmak isteyenlerin kutsal mekanıdır. Bilirsiniz ‘Gölgede kalanlar’ da en şanslıları!

İzmir’de sıcaktan korunmanın tek yolu bol klimalı bir ortamdan asla dışarıya çıkmamak. Zira ne vantilatör ne de başka bir şey bu sıcaklıkları kırmaya yetmiyor. O yüzden görüyoruz ki artık mahalle bakkallarında bile klima var. Bir de bu klimayı alamayanlar ve alsalar dahi elektrik faturasından korkup kolay kolay açamayanlar var… Kısacası, İzmir’de bu yaz sıcaklarla boğuşmak, sırat köprüsünden geçmek gibi… Geçenler de var, geçemeyenler de…

Sıcaktan korunmanın bir diğer yolu ise denize kaçmaktır İzmir’de. İzmirliler, sıcaklar arttıkça denize koşar. Sahiller dolup taşar, deniz ise adeta serinlemek isteyen İzmirlilerle dolar. Ama dikkat, denize girdiğinizde suyun içinden çıkmak istemezsiniz. Suyun dışına çıkmak, kendinizi tekrar bir fırına atmak gibi bir şeydir. Bir de şöyle bir sorun var; herkes denize koşar ama herkes… O yüzden tüm plajlar dolup taşar. Girecek plaj bulamazsın, denize girip kulaç attıkça kolun sağa sola çarpar…

Bu yaz benim en çok sevdiğim şey dondurma yemek! Bir yandan dondurma yerken diğer yandan dondurmanın bir yarış atı gibi hızla erimesine şahit olmak da İzmir'in yaz klasiklerindendir. Dondurma, sıcak hava karşısında çaresizdir ve siz onu yerken adeta zamana karşı yarışırsınız. Ama o ferahlık, o serinleten his… Bir dondurma bir su bir de limonata! Bu üçü ile bütün yazımı geçirebilirim. Tabi bir de karpuz, deniz börülcesi ve süt darıyla!

Sonuç olarak İzmir'de yazın sıcaklıklarla başa çıkmak bir sanattır. Bu sanatı öğrenmek için bazen serin gölgeliklerde, bazen denizin serin sularında, bazen de klimalı odalarda zaman geçirmelisiniz. ‘Allah dışarıda çalışanların da yardımcısı olsun’ demek adettendir. Gerçekten, bu havalarda mümkün oldukça evden çıkmayın. Bol bol su için, bol bol ama bol bol duş alın. Daha önümüzde ağustos ayı var. Onu da atlatırsak bahara kucak açarız. O zamana kadar sabırla devam edeceğiz yola… Ve unutmadan, İzmir’in sıcakları sadece terletmez, aynı zamanda sizi gülümsetir ve bazen kahkahalara boğar. Siz insanlar sıcaktan aklını kaybetti zannedersiniz, açıkçası çok da haksız değilsiniz… Şimdi, serin bir içecek alın ve bu yazın tadını çıkarın! Keyifli ve serin bir hafta diliyorum hepinize!