Gümbür gümbür bir seçim hazırlığı daha başımızda. Ana caddeler, ara sokaklar, meydanlar, kıyı köşeler... Her yer koca koca aday posterleri ve parti genel başkanlarının portreleriyle süslenmiş seçim araçlarından yükselen seslerle inliyor. Görmüşsünüzdür mutlaka, tavanda koca hoparlörler, kayıtta ucuz, kıytırık sözlü bir beste; gülecek misin duyduğunda ağlayacak mısın, belli değil.

"Bu şarkıyla seçim yarışına giriyor, bir de kenti yönetmeye aday", diyorsun sonra milletin cebinden çıkan akaryakıt parasına, ilan, afiş, bayrak parasına, araç giydirme kiralama parasına kahroluyorsun. Çektiğin gürültü de cabası. 

Sen hesap yaparken seçim araçlarının biri gidiyor, diğeri geliyor. Her çeşitten müzik var. Türküler, marşlar, uydurma sözlü poplar...  Hiç de utanmıyorlar. Hangi parti olduğu önemli değil, ülke bu haldeyken neden umarsızca gezip israfa neden olduklarını sorgulamıyorlar. İnsanların keyif almadığını aksine rahatsız olduklarını görmüyorlar mı, umursamıyorlar mı? Otobüsleri gören yüzünü çeviriyor. Herkesin aklında aynı soru: "Bunlara harcanan parayla kaç fakir doyardı, kaç çocuk giyinirdi?" 

Ona da hemen bakalım. Bakın araç giydirmeli, profesyonel ses sistemli, şoförlü ve üzerine çıkılabilir bir araç ortalama ne kadar ücretle kiralanıyor:


Yıl 2024 hala birileri "O geliyor, o geliyor" diye şarkı söyleyince, sokak sokak minibüsle gezince, afiş dağıtınca oy alabileceğini zannediyor. Ve bu zihniyet kent yönetimine soyunuyor. "Belediyecilikte partiye bakılmaz, anlat bakalım ne yaptın, ne yapacaksın?" diyenlerin sayısıysa bir elin parmağını geçmiyor. 

Eskiden halkın içine karışıp hedeflerini, projelerini anlatırdı adaylar. Şimdi şarkı söyletmek yetiyor. Böyle başkan göreve gelince de aynı sistem sürecek. Yapmadığı yolun karşısındaki meydanda konser düzenleyecek mesela. Bir başkası rögar kapağı kırılan sokakta fareler cirit atarken ilçenin o haline bakmadan büyükşehir için aday olacak. Diğeri yağmurda yaşta göle dönen sokaklar için, çözelemeyen trafik sorunu için espriler yapacak. 

Bir de seçim zamanı, ezeli düşmanlarmış gibi, seçim bir ölüm kalım meselesiymiş gibi kendilerini destekleyenleri bir öfke denizine sürükleyen açıklamalar yapacaklar, karşılarındakini suçlayacaklar. Sular durulunca birlikte yeme içmeye devam edecekler. Siyasi nezaketsizlik iki yüzlülükle, çıkar anlaşmalarıyla sürüp gidecek. Olan yine hizmet bekleyen vatandaşa olacak. Karşıt görüşe olan öfkesi ve alamadığı hizmetin eksikliğiyle yoluna devam edecek. Belki çok kızdığında "keşke öbürleri kazansaydı" diyecek ama asla oy vermeyecek. 

Evet tüm bunları seçim arabalarından çıkardım. Vatandaşın bu kadar derdinin içinde sabahtan aklama dattürü düttürü gezen planlama kafası benim için başka bir şey vadetmiyor. 

Etiketler: seçim, seçim arabası