Kurtuluş Savaşımızın en önemli özelliklerinden biri de bütün milletimizin hep birlikte verdiği bir onur mücadelesi olmasıydı.
Mehmetçik cephede çarpışırken, cephe gerisinde de muazzam bir “dayanışm...
Kurtuluş Savaşımızın en önemli özelliklerinden biri de bütün milletimizin hep birlikte verdiği bir onur mücadelesi olmasıydı.
Mehmetçik cephede çarpışırken, cephe gerisinde de muazzam bir “dayanışma” sergilenmişti...
Bir kadın olarak, kadınların o devirdeki mücadelesinin hayranıyım.
Ama işte “dayanışma” anlayışımız yok mu… İşte o bambaşka.
Dayanışma; Millet olma ve millet kalma direncimiz aslında…
İstiklal Savaşımızı kazanmamız dayanışma…
İkinci Dünya Savaşı dönemi zorluklarına dayanmamız dayanışma…
Kıbrıs Barış Harekâtı’nı gerçekleştirmemiz dayanışma…
Terörle mücadelemiz destansı bir dayanışma…
Suriye harekatlarımız dayanışma…
Depremler, seller ve türlü afetler hep dayanışma ile aştığımız dertler…
Hepsinde de devletimizin tek güvendiği ve dayandığı milletimiz var.
Bugün de hem dünyada hem de Türkiye de büyük bir korona virüs salgını krizi yaşıyoruz.
Devletimiz zor şartları atlatma için yine milletimize başvurdu.
Karınca kararınca, elimizden geldiğince hem devletimizin hem de insanlarımızın yanında olacağız.
Bu bizim milli karakterimiz.
Birbirimize dayanacağız ki ayakta duralım.
Çünkü birlikte başaracağız, çünkü biz bize yeteriz.
***
Bundan bir ay önceki Türkiye ve dünya gündemlerine baktığımda da aslında acı ve gözyaşından yana değişen bir şey yok…
Dünya yine aynı dünya ama bir de üstüne korona virüs salgını çıktı.
Düşünsenize şimdi Yunanistan kapısındaki göçmenleri, Afrika kıtasının açlıkla mücadele eden insanlarını, ya da Suriye’deki, Irak’taki, Afganistan’daki, Filistin’deki ve Libya’daki mazlumları…
Doğu Türkistan, Suriye Türkmenleri, Kamerun, Myanmar ve Yemen çocuklarını…
Hiçbirini duyamıyoruz şimdi, haber alamıyoruz onlardan.
Çünkü gündemde korona virüs salgını var.
Diğer dertlerin üzerine cilalı bir set çekti salgın.
Unutturdu bize diğer gerçeklerimizi…
Belki de kim bilir bütün bu dertlerimizi bitirecek bir dert bu.
Devası yine kendimizde yani insanlığımızda olan bir dert.
Haberciler ne yapsın?
Gündem o olduğu için, bütün halkın dikkati hastalığa çevrildiği için haber kaynakları da alakasını o yöne çevirmiş durumda.
Hem neydi haber; “İnsanların okumak ve öğrenmek istedikleri” değil miydi?
Ama bir yanımız, yani insanlığımız yani vicdanımız unutmamalı…
Hatırlamalı…