Geçen hafta çocukluğumuzdan itabaren dinlediğimiz müziklerle bize aşılanan “çaresizlik” kavramına değinmiştim. Türkiye gibi Doğu kültürüyle yoğrulmuş toplumlarda çaresizlik anlayışını en iyi “öğretilmiş çaresizlik” kavramı anlatır. Prof. Dr. Martin Seligman eğer Doğu kültüründe yaşayan bir psikolog olsaydı 1960’lı yıllarda ortaya attığı “öğrenilmiş çaresizlik” teorisine “öğretilmiş çaresizlik” adını ver'Doğuştan' kaybetmeyi kabul etmek
“Öğrenilmiş çaresizlik” teorisinde bireyler deneme yanılma sonunda çaresizliği öğrenir. “Öğretilmiş çaresizlik”te ise, kişi herhangi bir 'deneme yanılma' yaşamadan, toplum tarafından bireye çaresizlik kültürü 'yüklenir'. “Öğretilmiş çaresizlik” kültüründe, bireylere neleriyapmamaları gerektiği o kadar güçlü bir şekilde öğretilir ki, o kişi o alanda yeni bir denemede bulunmayı aklından bile geçirmez. Kişi deneyip yanılmadan 'doğuştan' kaybetmeyikabuleder!Batı kültürü bireye deneyip yanılarak çaresizliği öğrenir (öğrenilmiş çaresizlik), Doğu kültürü ise bireye denemeden çaresizliği öğretir (öğretilmiş çaresizlik). Çaresizliği doğar doğmaz bize öğretirler ki, deneyip yanılmayalım! Belki de sürekli başarısız olmamızın temel nedeni budur!Koca bulmaktan iş aramaya, üniversite sınavını kazanmaktan vize başvurusuna kadar hayatımızın pek çok önemli anına kaybetmeye hazırlanmış şekilde çıkarız. Çünkü daha önce deneyip kaybetmiş birilerinin önyargıları bizim başarısız olma korkularımızı çoğaltarak cesaretimizi ve özgüvenimizi kırar. Öğretilmiş çaresizliğe 'bulaştırılmış başarısızlık bilgisi' de diyebiliriz.Gizli öğrenmeyle edinilen çaresizlikÇaresizlik öğretimi resmi okullardan daha çok kulaktan kulağa, yani gizli öğrenme yoluyla yapılır. İki türlü öğrenme vardır: Açık öğrenme ve gizli öğrenme. Açık öğrenme 'ne öğrendiğinin farkında olarak' yaşanan öğrenmedir. Okullarda bu tür eğitimler yapılır. Derste ne öğrendiğimizi bilerek bir şeyler öğreniriz. Oysa gizli öğrenme bir arkadaşsohbetinde,birfilmizlerken, bir şey öğrendiğimizin farkında olmadan yaşadığımız öğrenmedir. Başarısızlık genellikle gizli öğrenme yoluyla öğrenilir.Doğu toplumlarda çaresizlik genellikle deneye yanıla öğrenilmez; evde anne babadan, okulda öğretmeninden, kışlada komutandan, camide din adamlarından, sohbette en yakın arkadaştan öğrenilir.
“Çaresizlik” yaşam tarzıdır!Çaresizliğin anlamı Doğu ve Batı kültürlerinde çok farklıdır. Öğrenilmiş çaresizlik Batı toplumları için psikolojik bir problem, Doğu toplumları için bir kimliktir. Doğu toplumlarında öğrenilmiş çaresizlik 'psikolojik bir arıza' olarak görülmez, bir yaşam tarzıdır. Dini inançların bir parçasıdır. Türküler onu anlatır, atasözleri onu öğretir. İçli şarkılar, romantik filmler onun üzerine kuruludur. Öğrenilmiş çaresizlik Doğu toplumlarında normaldir. Öğrenilmiş çaresizlik gelenektir, töredir. Öğrenilmiş çaresizlik tarihi, öğrenilmiş çaresizlik coğrafyası vardır.Öğrenilmiş çaresizlik kaybedenlerin kimliği, kaderi, hayatı açıklama tarzı ve içinde yaşattığı hayat arkadaşıdır. Doğu insanının içinden öğrenilmiş çaresizliği çıkardığınızzamankendineait bir parçayı kaybetmenin hüznünü yaşar. Hatta birçoğu onsuz nasıl yaşayacağını şaşırır çünkü onsuz hemen hemen hiç yaşamamıştır. Ondan kopamaz çünkü en kötü günlerinde yanında hep o vardır! Sağlıcakla kalın…Haftaya: Psikolog Martin Seligman ve “öğrenilmiş çaresizlik” teorisi…