Kovid 19 virüsü, gribe neden olan influenzadan daha tehlikeli değildir. Geçtiğimiz hafta en çok dillendirilen ve bilim insanları arasında en çok konuşulan konu buydu: Kovid 19, influenza ile aynı tehl...
Kovid 19 virüsü, gribe neden olan influenzadan daha tehlikeli değildir. Geçtiğimiz hafta en çok dillendirilen ve bilim insanları arasında en çok konuşulan konu buydu: Kovid 19, influenza ile aynı tehlikeye sahiptir. Her ikisinde de ölüm oranı yüzde 0.3-0.7’dir.
Her iki hastalık ta burundan başlayıp, akciğerlere kadar giden solunum yolu hastalıklarına benzemektedir. Kovid 19 bulaşan yaşlılarda ölüm oranı yüzde 25’e kadar çıkabilmektedir. Influenza ve kızamıkta da oran aynıdır. Hatta kızamık hastalığı çok daha tehlikelidir. Gerçek böyle iken, koronanın ebola, çiçek, veba gibi olduğuna inandırılmaya çalışılması çok düşündürücüdür.
Kovid 19 ile enfekte olanların yüzde 90’ında hafif belirtiler görülmektedir. Alman immunolog ve toksikolog Prof. Dr. Stefan Hockertz’e göre, ölüm oranları ile ilgili hangi olguların sayıldığına bakılmalıdır. Sayılan hastalar kovid 19 pozitif saptanmış hastalardır. Oysa, dışarıda çok daha fazla enfekte olan insan bulunmaktadır. Boğaz kaşıntısı, halsizlik, hafif öksürük yakınması olan birçok insan test yaptırmadan, hastalığı evde geçirmektedir.
İstatistikler büyük çoğunluk sayılarak elde edilmemiştir. Sadece, hasta olgulara göre dayandırılmaktadır. Dolayısıyla, yaşlılarda ölüm oranının yüzde 20 veya 5 kişiden biri şeklinde dile getirilmesi gerçek oranları göstermez. Bu oranları 5 veya 10 ile çarptığımızda, influenza ile elde edilen oranlar bulunmuş olur.
Virüsün yeni olduğu konusunda birçok iddia olsa da ortada şöyle bir gerçek bulunmaktadır: Çin’de 80 binden fazla insan iyileşti. Üstelik, herhangi bir tedavi olmadan. Demek ki, bağışıklık sistemimiz bu virüsü tanıyabiliyor. Yeni olsaydı, bağışıklık sistemimizin bu virüsü bu kadar kısa zamanda tanıması mümkün olmazdı. Tanıdığını şuradan daha iyi anlayabiliriz. koronada yüzde 99’un üzerinde oranda kendiliğinden iyileşme görülmektedir.
Kovid 19’in kendisini hafif değişikliğe uğratma yeteneğine sahip olduğu anlaşılmaktadır. Benzer durum influenzada da görülmektedir. Virüs değişikliğe uğrama becerisine sahip olduğu için yaşayabilmektedir. Aksi takdirde, ölürdü.
Alınan önlemlerin Kovid 19 ile orantısız olduğu görüşü tüm dünyada yaygın olarak konuşulmaktadır. Öyle ki şimdi de ciddi bir geçim sıkıntısı sorunu başlamıştır. Dünyada birçok insan işini kaybetmiş durumdadır.
NE YAPILMALIYDI ?
Sıkı önlemler yeterli olurdu. Sosyal mesafenin korunması, risk grubunda olanlara çok daha özel ilgi gösterilmesi daha etkili olurdu. Risk altındaki grup, nüfusun yüzde 5-10’unu oluştururken, bugün insanların yüzde 90’ı karantina altında tutulmaktadır.
El yıkama, maske, sosyal mesafe gibi korunma önlemleri ile Kovid 19’dan korunabilmek mümkün iken, insanların eve kapatılması, sokağa çıkma yasakları, karantina önlemleri ile çok daha ciddi sorunların önü açılmıştır. Gelin, yakın bir gelecekte ne gibi sağlık sorunları olabileceğine bakalım:
Ekonomik krizler, depresyon, anksiyete gibi sorunları ve beraberinde intiharları artırmaktadır. Kanser hastalarının tedavileri ertelenmiştir. Bu da genel durumlarının bozulmasına neden olmaktadır.
Türkiye’de ve gelişmiş ülkelerdeki en büyük ölüm nedeni olan kalp ve damar hastalıklarının en başta gelen nedeni stres ve kaygıdır. 20 yaş altı nüfusun gelecek ile ilgili kaygılarının, korkularının arttığını fark edebiliyor muyuz?
SON SÖZ: Tüm dünyada Kovid 19 ile ilgili sorun büyütülmektedir.