Bilindiği gibi Azerbaycan ve Ermenistan arasında Dağlık Karabağ üzerinden uzun yıllardır süren bir çatışma...
Bilindiği gibi Azerbaycan ve Ermenistan arasında Dağlık Karabağ üzerinden uzun yıllardır süren bir çatışma var. 2020’de Rusya ve Türkiye’nin girişimleriyle taraflar arasında anlaşma sağlanmıştı; ancak geçtiğimiz Eylül ayında çatışmalar yeniden tırmanması üzerine 31 Ekim 2022 tarihinde Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, çatışmaların çözümüne yönelik olarak Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile bir araya geldiler. 2020 ve 2021 yıllarında Karabağ ile ilgili üçlü anlaşmaların uygulanmasını görüşmek üzere Soçi’de bir araya gelen liderler, ortak bir bildiri üzerine anlaştıklarını açıkladılar. 2020 ve 2021 üçlü anlaşmalarına göre, Erivan ve Bakü, Dağlık Karabağ'daki tüm düşmanlıkları durdurma konusunda anlaşmışlardı. Ermenistan Ağdam, Kelbecer ve Lâçin ilçelerini Azerbaycan’a devretmiş, Rusya, Dağlık Karabağ'daki temas hattı boyunca ve Lâçin koridoru boyunca bir barışı koruma birliği konuşlandırmıştı. Ayrıca, Laçın koridoru boyunca Dağlık Karabağ ile Ermenistan arasındaki iletişimin sağlanabilmesi için bir plan geliştirilmesi ve bu planın 2023 yılına kadar kesinleşmesi kararlaştırılmıştı; ancak geçtiğimiz Ağustos ayında Paşinyan, konuyla ilgili henüz bir planının olmadığını açıkladı. Soçi toplantısında Putin, Rusya’nın Ermenistan ve Azerbaycan arasındaki Dağlık Karabağ sorununa son vermek için işbirliklerini sürdüreceğini belirtti. Anlaşmazlığa taraf olan iki ülke arasındaki sınırlarla ilgili tüm sorunların, sadece BM Şartı ve Almatı Deklarasyonu’na uygun olarak egemenliğin ve toprak bütünlüğünün karşılıklı tanınması temelinde çözüleceğine dair ilgili devlet liderlerinin söz verdikleri açıklandı. GÜNEY KAFKASYARusya için Güney Kafkasya’da güvenlik hiç olmadığı kadar önemli. Bunu doğrudan Ukrayna meselesiyle açıklamak mümkün; ancak bunun da ötesinde Dağlık Karabağ sorunu üzerine ABD ve AB’nin Rusya ve Türkiye’yi dışlayarak arabulucu rolüne girmeye başlamaları Moskova açısından rahatsızlık verici. 06 Ekim 2022’de Prag’da Avrupa Siyasi Topluluğu’nun ilk toplantısı yapıldı ve söz konusu toplantıda Fransa Cumhurbaşkanı Macron, Avrupa Konseyi Başkanı Michel, Azerbaycan ve Ermenistan liderleriyle aralarındaki çatışma konusu üzerine resmi bir görüşme gerçekleştirdikleri bilinmektedir. Prag görüşmelerinden çıkan en dikkat çekici sonuç, AB’nin Ermenistan-Azerbaycan sınırına AB sivil misyonu sevk etme kararıdır. Batı, Dağlık Karabağ’da 2020 yılındaki savaş sonrası konuşlanan Rus Barış gücünün bulunmasından rahatsız. Soçi görüşmesinde ise Azerbaycan ve Ermenistan liderleri, Rus barış güçlerinin bölgede güvenliğin sağlanmasında önemli rol oynadığını belirtmişlerdir. Putin, sadece Rusya’nın değil, Bölgedeki diğer ülkelerin de Erivan ile Bakü arasındaki ilişkileri normalleştirmekle ilgilendiğini vurgulamıştır. Burada Türkiye’nin gerek Aliyev’le görüşmelerini gerekse de Ermenistan-Türkiye ilişkilerin düzelmesi için somut adımlar atmasını da hatırlatmakta fayda var. Rusya’nın katılımının olmadığı Prag görüşmelerinde Türkiye’yi Cumhurbaşkanı Erdoğan temsil etmiştir; ancak Karabağ sorununu görüşen dörtlü liderler arasında Erdoğan yoktur. Bu da Batı’nın Rusya ve Türkiye’den ayrı olarak doğrudan kendi nüfuzunu etkili kılacağı bir arabuluculuk formülü üzerine yoğunlaştığını göstermektedir. Güney Kafkasya’daki güvenliğin istikrarlı gelişimi öncelikle bölge devletleri için önemli. Avrupalıların bölgede çatışma çözümü için önerdikleri AGİT-Minsk grubu uzun yıllar bir çözüm üretemedi. II. Dağlık Karabağ Savaşı’nı sona erdiren en etkili faktörün, Türkiye ve Rusya’nın girişimleri olduğu unutulmamalı. Bu süreçte Rusya, Türkiye, Azerbaycan ve Ermenistan arasında bir fikir birliğine varılmıştı. Çatışmanın çözümüne yönelik atılan bu adımların yinelenmesinin öneminin altını çizmek isterim. Bölgede etkin güç olan Türkiye ve Rusya’yı müzakere sürecinden çıkarmak, çözüm değil karmaşa getirecektir. Bununla birlikte, Transkafkasya’da istikrar ve güvenliğin güçlendirilmesi, Rusya ve Türkiye’nin arabuluculuğu kadar Aliyev ve Paşinyan’ın siyasi iradesine bağlı olarak gelişecektir.