Şu CHP tayfası bir alem.
Döviz almış başını gidiyor, altın desen yayından fırlamış serseri ok gibi.
İşsizlik rakamları tarih üzerine tarih yazıyor.
Diğer yanda Yunanistan-Fransa ittifakı Türkiye’ye...
Şu CHP tayfası bir alem.
Döviz almış başını gidiyor, altın desen yayından fırlamış serseri ok gibi.
İşsizlik rakamları tarih üzerine tarih yazıyor.
Diğer yanda Yunanistan-Fransa ittifakı Türkiye’ye tuzak kurma derdinde.
Ama bu ülkenin ana muhalefet partisinin bunlardan haberi bile yok.
Varsa yoksa Muharrem İnce.
Hala 31 Mart yerel seçimleri sonuçları üzerinden Kemal Kılıçdaroğlu’na methiyeler düzenler var.
Sanki insanlar siyasi iklimin, muhalefetin kazanması için tüm şartları oluşturduğunun farkında değil.
Bu sonuçları bir tarafta mutfaktaki yangının, diğer tarafta da başta İstanbul’da olmak üzere örgütlerin ve adayların özverili çalışması ile CHP-İYİ Parti-HDP dayanışmasının getirdiğini kimse fark etmiyor sanıyorlar.
Şimdi hepsini bir tarafa atıp Muharrem İnce’yi ihanetle suçluyorlar.
Neymiş partiyi bölüyormuş?
Bir kere İnce, partiyi bölebilecek kadar güçlüyse Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğu niye değerlendirmedi?
Bunu da sorgulasalar ya…
Bazıları, “Cumhurbaşkanı adayı yaptık ya…” diyor.
Peki o seçimin sonuçları ne çabuk unutuldu.
CHP, son 40 yıldır aşamadığı yüzde 30 barajını İnce ile aşmadı mı?
Üstelik yerel seçimlerde olduğu gibi arkasında İYİ Parti ve HDP desteği olmadan.
Kemal Kılıçdaroğlu lider olsa, ne yapar eder Muharrem İnce ile arasındaki buzları eritirdi.
Liderlik bunu gerektirir.
Ama o ne yapıyor?
Muharrem İnce’yi Hikmet Çetin ve Murat Karayalçın’a şikayet ediyor.
Hala kendinden ve partiden uzaklaştırıyor.
Oysa Kılıçdaroğlu’nun yapması gereken tek şey AK Parti’nin böylesine zayıfladığı bir dönemde partisini güçlü kılmaktı.
Ya bunun farkında değil, ya da yapmak istemiyor.
Sözü Kemal Kılıçdaroğlu’na getirmişken…
Adına “İktidar Kurultayı “ dedikleri son kurultayda ne kadar aciz olduğu ortaya çıktı aslında.
Bir il başkanının işareti ile gözbebeği Tuncay Özkan Parti Meclisi’ne bile giremedi.
Bu ne demektir biliyor musunuz?
Kemal Kılıçdaroğlu ve Tuncay Özkan ikilisinin gücü İstanbullu Canan Kaftancıoğlu’na bile yetmiyor.
Ama o ne yaptı?
Partilinin istemediği Tuncay Özkan’ı deyim yerindeyse “padişah fermanı” ile yeniden eski görevine atadı.
Bu, Kurultay’ı yok saymak değil de ne?
Bana göre Kılıçdaroğlu’nun bu hamlesi “kale” olarak gördüğü İzmir’i de yok saymak.
Zaten MYK’na İzmir’den tek bir isim almayarak bu kente bakışını gösterdi.
Üzerine kenti allak-bullak eden Tuncay Özkan’a koltuğunu iade etmenin faturası günün sonunda mutlaka çıkacaktır.
Türkiye geneli için bir öngörüde bulunamam.
Ama Muharrem İnce hareketi partiye dönüşürse, CHP en büyük hayal kırıklığını İzmir’de yaşar.
İnce hareketi belki meclis aritmetiğini alt üst edemez ama, iş yerel seçimlere gelince durum değişir.
Tuncay Özkan’ın icazeti ile koltuğa oturtulan o başkanların çoğu tarih sayfalarına gömülür gider.
Hatta daha ileri gideyim;
Kılıçdaroğlu kafasını değiştirmezse bir dahaki yerel seçimlerde 30 başkanlıktan 15’ini alabilirse öpüp başına koyacak hale düşer.