Birçok yazımda defalarca yazmıştım. Türkiye eski Türkiye değil. Yurt dışında yaşayan birçok Türk vatandaşı belki bunun farkında değil ama artık kendi ayakları üzerinde duran, hava, deniz, kara, tüm si...
Birçok yazımda defalarca yazmıştım. Türkiye eski Türkiye değil. Yurt dışında yaşayan birçok Türk vatandaşı belki bunun farkında değil ama artık kendi ayakları üzerinde duran, hava, deniz, kara, tüm silah, araç ve gereçlerini üreten millileşen bir Türkiye var. ABD dâhil hiçbir ülkeye bağımlı olmayan bir ülke. Karar verip milletiyle birlikte yürüyen Türkiye var artık…
Türkiye ‘Mavi Akdeniz Projesi’nde Yunanistan ile Türkiye’yi karşı karşıya. İstanbul kadar bile nüfusu olmayan Yunanistan neye güvenip de kabadayılık yapmaya kalktığını anlamak mümkün değil…
Sürgün yıllarında babasıyla birlikte Türkiye’ye sığınıp Türk toprağında oturup Türk ekmeği yiyen oğul Miçotakis, Başbakan olunca, tam bir Türk düşmanı kesilmiş. Yediği Türk ekmeğini, barındığı Türk toprağını unutmuş Türkiye’ye kafa tutuyor. Bir imzayla verilen adalar Yunanistan’a fazla gelmeye başladı sanıyorum…
Gelelim son zamanlarda meydana gelen Akdeniz üzerindeki anlaşmazlığa; Türkiye ile Yunanistan arasında Doğu Akdeniz’de geçtiğimiz hafta kızışan krize, sıcak bir çatışmaya dönüşme aşamasana geliyor. Tırmanan gerginlik, bir Türk-Yunan savaşını tetikler mi? Yunanistan’ın bunu göze alacağını sanmıyorum. Çünkü güvendiği dostları yanında olmayacak. Kalkışırsa da adalar da elinden gideceğini biliyor…
Ankara’nın daha önce kararlaştırılan müzakereleri Yunanistan’ın Mısır ile deniz yetki alanına ilişkin bir anlaşma imzalamasına karşılık iptal etmesi üzerine, Oruç Reis sismik araştırma gemisini bölgeye sevk etmesi, Atina’nın bu geminin bölgeden derhal çekilmesini talep edip askeri güç gösterisinde bulunması, bir çatışma endişesi ve riski yaratmıştır…
İki taraf da işin bu raddeye gelmesini istemez. Kaldı ki, NATO da kendi varlığını sarsacak olan böyle bir savaşın çıkmasını önlemenin yolunu bulacaktır. Şu anda Oruç Reis’in faaliyeti devam ettiğine göre, Türkiye ilk rauntda, istediği gibi ilerliyor. Ancak mevcut gerilim ortamında, “çatışma riski” devam ediyor…
Türkiye’nin askeri üstünlüğü ile baş edemeyeceğini bilen Atina, diplomasi yolu ile Ankara’yı zorlamaya çalışıyor. AB’den ABD’ye, NATO’dan bölgedeki yeni müttefiklerini devreye sokuyor. Yunanistan, kendisine yakın dış güçlerin Türkiye’ye yaptırım uygulaması, askeri güçlerini de bölgeye sevk etmesidir. Her şeye atlayan Fransa gibi birkaç ülke dışında buna sıcak bakan olmadığı için, Türkiye içinde kıymeti harbiyesi yoktur…
Diplomatik alanda, Almanya’nın da tekrar devreye girmesiyle, yeni bir diyalog veya müzakere süreci için girişimler bekleniyor. Ancak bu kez, daha önceki insiyatiften daha büyük zorluklar çıkacaktır. Bu müzakereler için ne gibi ön şartlar koşulacak?
Müzakerelerde hangi anlaşmazlıklar ele alınacak? Doğu Akdeniz-Ege sorunlarına ilişkin bu haliyle, müzakerelerden bir sonuç çıkmaz…
Yunanistan önceki başbakanı ve Muhalefet Partisi lideri Çipras; “Türkiye’ye karşı yanlış yapıldı” diye demeç vermeye başladı. Doğu Akdeniz’deki kriz, oldukça karışık olan hukuki tartışmaları da öne çıkardı. Müttefik sandıkları ülkeler kendi çıkarları doğrultusunda hareket edeceklerini Yunanistan da Türkiye de iyi bilmelidirler...
Yunanistan 15 milyon nüfusuyla 83 milyon Türkiye’ye kafa tutmaktan vazgeçmelidir…