Bir varmış bir yokmuş; vaktin birinde medeni ülkelere özenen şanlı bir iktidarın hüküm sürdüğü, koca bir imparatorluk varmış. Günlerden bir gün o şanlı imparatorluğu yönetenler karar almış. Pay-ı tahtın sokaklarında dolaşan itler şanımızı lekeliyor. Derhal önlem alına! Frenk ülkesi ile gizli bir anlaşma yapılmış. Kozmetik sanayinde kullanılan köpekler Frenklere verilecek, karşılığında para alınacakmış. Bir taşla iki kuş. Hem Pay-ı tahtın sokaklarından köpekler temizlenecek, hem de ekonomiye değer katılacak. Hemen ferman çıkarılmış, köpek başına ödül konmuş. Yine de ahali pek oralı olmamış. Senelerdir sokaklarında yatıp kalkan canları kendi elleriyle ecnebilere vermek vatandaşın aklına pek yatmamış. İş ödüle sevinen berduşlara ve sokak serserilerine kalmış. Başkentte amansız bir av başlamış. 3-5-10-100 derken binlerce köpek toplanıp, rıhtımda bir gemiye tıkılmış. Aç susuz hayvanların halini gören ahali daha fazla dayanamamış. Bir gece gemiyi basmış, hayvancıkları azad etmiş. Hükümet tabi bu işe çok sinirlenmiş.

ASKER DİKİLMİŞ

Getirilen köpeklerin başına asker dikilmiş. Vatandaş gemiye yaklaştırılmamış. Dile kolay tam 80 bin köpek toplanmış. Frenklere acil haber salınmış. “Parayı verin, köpekleri alın” denmiş. Ama ne gelen olmuş, ne de giden. İkinci pusula da yollanmış. Damping notuyla birlikte. Onca köpek aç susuz günlerce Frenkleri beklemiş. Sonunda sözde medeniyetten beklenen haber gelmiş. Vazgeçtik. Köpekleri artık istemiyoruz! Kudretli Şehr-i Emin düşünmüş taşınmış. Bu kadar hayvanı ne yapsak ne etsek de derken gemi sessizce kıyıdan hareket etmiş. 80 bin köpek açıktaki küçücük bir kayalığa o yaz sıcağında terk edilmiş. Karınca yuvası gibi kalabalıktan yer görünmez olmuş. Ne tek bir gölge ne de tek bir damla su varmış. Yaşlı ve zayıf köpekler şanslıymış. Onlar önce ölmüş. Ölenlerin etini yiyenler daha uzun yaşamış. Her geçen vapur sesini yardım geliyor sanmış zavallıcıklar. Uzun uzun ulumuşlar. Bir damla su, bir lokma ekmek beklemişler haftalarca. İlk günlerde bazı balıkçılar teknelerle hayvanları beslemeye gitmiş; ama nereye kadar. 80 bin köpek bu dile kolay. Tuzlu su daha da yakmış ciğerlerini. Ağızları kurumuş, halden takatten düşenler. Diri diri ötekilere yem olmuş. Zavallıların acı feryatları deryaları aşmış, sıcak yaz gecelerinde kıyıya kadar ulaşmış. Duyanların kulaklarından o sesler, burunlarından o koku yıllarca gitmemiş. Sivriada, Hayırsız Ada olmuş. Ahali başlarına gelen her felaketi senelerce o köpeklerin ahına bağlamış. Katliam yıllarca dilden dile anlatılıp durmuş. Aradan 100 kusur sene geçmiş. Sokak köpekleri yine gündeme gelmiş. Bu kez rakam yuvarlak hesap 4 milyon. Bilmem anlatabildim mi?