Beyin ve bağırsak arasındaki ilişki, depresyon, anksiyete ve Irritabl Bağırsak Sendromu (IBS) gibi birçok hastalığın tetikleyicisi olabiliyor. Bağırsak, beyinle hücre yapısı, sinir hücre sayısı ve reseptörleri bakımından ciddi benzerlikler gösteriyor ve bu iki organ arasındaki etkileşim, sağlık üzerinde önemli bir etki yaratıyor. Türk Gastroenteroloji Derneği (TGD) tarafından düzenlenen "41. Ulusal Gastroenteroloji Haftası"nda, beyin-bağırsak aksı ve IBS hakkında önemli açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Ayhan Hilmi Çekin, bu ilişkiyi şu sözlerle açıkladı: “Stresten bağırsak çok etkileniyor, stresi üreten de beynimiz. Bağırsak sağlığı bozuksa, bunun beyin üzerinde de olumsuz etkileri olabiliyor. Bağırsaktaki mikrobiyotal, sindirim ve emilim bozuklukları, duygusal bozukluklara yol açabiliyor, bu da depresyon ve anksiyeteyi tetikliyor.”
Prof. Dr. Çekin, bağırsak sağlığının, beyinle karşılıklı bir etkileşim içinde olduğunu belirterek, “İkisi arasında her iki yöne giden bir ilişki var. Maalesef bunu ortadan kaldıramayız” dedi. Bağırsaklar, ikinci beyin olarak adlandırılırken, bu organın vücudun en önemli ve kritik organlarından biri olduğunu vurguladı.
İrritabl Bağırsak Sendromu (IBS) de kongrede önemli bir başlık oldu. Prof. Dr. Çekin, IBS'nin fonksiyonel bir bağırsak hastalığı olduğunu ve kişinin yaşam kalitesini ciddi şekilde bozduğunu söyledi. Hastalığın, karın ağrısı, ishal, kabızlık ve şişkinlik gibi belirtilerle seyrettiğini belirten Çekin, “Spastik kolon için ileri tetkiklere gerek yoktur. İşinin ehli bir gastroenterolog ile tanı konulabilir” dedi.
IBS'nin stresle bağlantılı bir hastalık olduğunu ve modern yaşamın etkisiyle arttığını ifade eden Çekin, Covid-19 sonrasında bu tür hastalıkların daha fazla görüldüğünü belirtti. Polikliniklere başvuran hastaların üçte birinin fonksiyonel hastalıklar nedeniyle geldiğini ekledi.