Türkiye’nin yerli muharip uçağı Kaan, geliştirilen yeni teknik özellikleri gururlandırdı. Kaan uçağının motor ve radar sistemleri, Türkiye’nin savunma sanayisindeki gelişmelerin arka planında yatan nedenleri ortaya koyuyor. Uçağın özellikle entegre edilen LAR (Kızılötesi Algılama Sistemi), RESIST (Radar Elektronik Harp Sistemi) ve OOTS (Optik Hedefleme Sistemi) gibi teknolojileri, onu benzersiz kılan özellikler arasında yer alıyor. Bu sistemler, Kaan’ın tehditlere karşı daha etkili bir şekilde yanıt vermesini sağlıyor.

Hızlı İlerleme ve Gelişmiş Teknolojiler

Kaan, milli muharip uçağı olarak üretim ve test süreçlerini hızla sürdürüyor. TUSAŞ Genel Müdürü Mehmet Demiroğlu, tedarik zincirindeki bazı sorunların projeyi etkilediğini belirtse de Türkiye’nin savunma sanayisindeki hızlı ilerlemesi, küresel güçler tarafından dikkatle izleniyor. Kaan’a eklenen yenilikçi teknolojiler, uçağın performansını artırarak onu öncü bir platform haline getiriyor. Örneğin, Kaan’a entegre edilen yerli motor, beklenenden daha yüksek bir performans sergileyerek süpersonik hızlara ulaşma yeteneği kazanıyor. Bu özellik, motorun ısı üretim kapasitesinin düşüklüğü sayesinde düşman radarlarından gizlenme yeteneğini artırıyor.

Çevresindeki tehditleri anında tespit ediyor

Kaan’ın burun kısmındaki yan radarlar, 270 derece kapsama alanına sahipken, 360 derece tam kapsama sağlamak üzere planlanan radar antenleri, uçağın çevresindeki tehditleri anında tespit etme kapasitesini yükseltiyor. Entegre edilen LAR, F-35'in DAS sistemine göre önemli avantajlar sunarak, pilotun çevresel farkındalığını artırmak için geliştirilmiş bir elektro-optik sistemdir. Kaan’ın IRST sistemi, pasif çalışması sayesinde düşman radarları tarafından daha zor tespit ediliyor.

Yüksek Mühimmat Kapasitesi ve Manevra Kabiliyeti

Kaan’ın yapısal dayanıklılığı ve motor gücü, uçağın 10 ton mühimmat taşıyabilmesini öngörüyor. Bu durum, F-35’in yaklaşık 6 ton mühimmat taşıma kapasitesiyle karşılaştırıldığında önemli bir avantaj sağlıyor. Ayrıca, Kaan yüksek manevra kabiliyetiyle tasarlanmış olup, boyutları ve kanat alanı F-22 Raptor ile benzerlik gösteriyor; ancak daha hafif olması bekleniyor.

Türk Hava Kuvvetleri’nin ana gücü haline gelecek

Türkiye, Kaan savaş uçağının teslimat sürecini 2028 yılına kadar 20 adet uçağın Türk Hava Kuvvetleri envanterine katılması ve 2030 itibarıyla ise mevcut F-4 ve F-16 uçaklarının yerini alması yönünde planlıyor. Kaan, yalnızca bir savaş uçağı olmanın ötesine geçerek Türk Hava Kuvvetleri’nin ana gücü haline gelmeyi hedefliyor.

Redmi Watch 5 Lite tanıtım tarihi belli oldu Redmi Watch 5 Lite tanıtım tarihi belli oldu

Sonuç olarak, Kaan uçağı, elektro-optik hedefleme sistemi (EOTS) ve diğer entegre sistemleri ile hem hava üstünlüğünü sağlamakta hem de Türkiye’nin savunma gücünü artırmakta. Kaan, yeni teknolojileri sayesinde, Amerika’nın savunma sanayisindeki rekabet ortamını daha da zorlu hale getirecek gibi görünüyor. Bu gelişmeler, Türkiye'nin savunma alanındaki iddiasını ve potansiyelini gözler önüne seriyor.

Kaynak: Haber Merkezi