Can Suphandağlı... Nam-ı diğer İzmir Basını’nın Can Babası’ydı O. Aramızdan ayrılışının üzerinden 6 yıl geçmiş. Daha dün gibi hatırlıyorum. Bu gazetede değildim ama onun isteği ile köşe yazıları yazıy...
Can Suphandağlı... Nam-ı diğer İzmir Basını’nın Can Babası’ydı O. Aramızdan ayrılışının üzerinden 6 yıl geçmiş. Daha dün gibi hatırlıyorum. Bu gazetede değildim ama onun isteği ile köşe yazıları yazıyordum. Uzun süre de yazdım. O günlerde Ege Telgraf Ailesi’ne dahil olmuştum.
Çeşitli etkinliklerde buluşmalarımızda hal hatrımı sorar, bir isteğimin olup olmadığını kendine has uslupla dile getirirdi.
Zaman zaman fırsat bulduğumuzda Ege Telgraf’ın kaptan köşkünde bir araya gelir, eşi Genel Yayın Yönetmenimiz ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürümüz Sayın Aylin Suphandağlı da dahil olmak üzere, İzmir‘i ve İzmir Basını’nı konuşurduk.
Öyle hayalleri vardı ki, bizim bile akıl edemediğimiz o hayallere ulaşmak için verdiği mücadeleye şapka çıkarmamak mümkün değildi. O günlerde 60’ına merdiven dayayan Ege Telgraf’ı daha da büyütmek istiyordu. Sadece kendi gazetesi mi. Elbette hayır. İzmir Basını ve gazetecilerinin gelişmesi ve ilerlemesi için hesaplar yapıyordu.
Her defasında “Ben gazeteci değilim” der ve bunu vurgulardı. Ama ben inanıyorum ki, O bizden çok daha fazla gazeteciydi. Gazeteci demek, sadece haber yazmak, haber takip etmek değildir. Ama bir okul ve ekol olan gazetenin koordinatörlüğünü yapmak, inanıyorum ki, gazeteciliğin gelişmesine ve bir kurumun ayakta kalmasına katkıda bulunmaktır. Ve bunu herkes yapmaz, yapamaz.
Bu açıdan bakıldığında ben Can Ağabey’i herkesten daha fazla gazeteci olarak görürüm. 40 yıllık gazetecilik yaşantımda, kendisi ile hayatta iken mesai sarfedemediğim için bu benim için gönlümde bir uktedir. Bendeniz bu aileye katıldığımda Can Babamız hastanede tedavi görüyordu. O’nu ziyaret etmiştim. Hasta yatağında O’na sarıldığımda konuşamamıştı. Ama ben onun beni hatırladığına ve sevindiğine inanıyorum.
Ben, Can Ağabeyim hastanede tedavi görürken bu aileye dahil oldum. Bütün dualarımız O’nun aramıza dönmesiydi. Ama olmadı. 5 ay sonra, 20 Kasım 2016’da Yüce Yaradan kendisini bizden daha çok seviyormuş ki, O’nu yanına aldı. Bizler, yadigar bıraktığı ailesi ile öylece kalakaldık. Birbirimize daha çok sarıldık ve ideallerini yerine getirmeye and içtik.
Bunu başarıp başaramadığımızı ben elbette takdir edemem. Takdir edecek olanlar, bu gazetenin okurlarıdır. Ama Can Suphandağlı’yı iyiliklerle anmak ve andırmak için elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz. Bugün onu her ölüm yıldönümünde anarken, dostlarının ve dostlarımızın bizi yalnız bırakmadıklarını görüp mutlu oluyoruz.
Sağ ve sağlıklı olduğumuz sürece Can Babamızı anmaya, hayır ve iyilikler yaparak ve de gazetecilik mesleğini bu gazetenin çatısı altında ilkeli, tarafsız ve bize bu ülkeyi emanet edenlere layık olabilmenin çabası içerisinde sürdürmeye özen gösterceğiz. Bizi bu ideallerimizden kimse saptıramaz, yanlış yollara sevk edemez.
Ege Telgraf’ın çatısı altında olmayı ben Yüce Allah’ın bir nimeti olarak görürken, bir kez daha Can Ağabeyimi rahmet ve özlemle anıyorum. 6.ölüm yıldönümünde bizleri yanlız bırakmayan tüm dostlarımıza de teşekkürü bir borç biliyorum. Mekanın Cennet olsun İzmir Basını’nın beyefendisi Can Suphandağlı.