Bu satırlar kaleme alınırken Suriye’de muhaliflerin Şam bölgesini ele geçirdikleri ve Esad rejimine son verdiklerine dair haberler yayınlanmaya başlamıştı. Söz konusu bölgede, Esad’a muhalif olan gruplar on yıldan fazla bir süredir mücadele vermekteydiler. Şam yönetimine destek verenler ile muhalifler arasında uzun süren bu savaşa bölgede doğrudan veya dolaylı olarak çıkarları olan ülkelerde müdahil olunca savaş birçok cepheye yayılmış, sonuçta savaştan bunalan insanlar bulundukları bölgeden firar ederek başka ülkelere sığınmak zorunda kalmışlardı.

Geçen hafta yine Esad karşıtlarının yaptığı başka bir saldırı hamlesiyle Esad taraftarı bölgede üstünlüğü kaybetmiş ve sonuçta Şam düşmüştür. Böylece bölgede uzun süredir devam eden savaş bir süre durmuş, daha önemlisi uzun süredir Suriye yönetiminde bulunan Baas rejimi son bulmuştur. Yaşanan bu hadisenin bölgedeki masum insanlara bundan sonrası için daha iyi bir yaşam sağlamasını temenni ederim. Fakat bölgedeki nüfuz mücadelesinin bundan sonrada devam edeceği net bir şekilde görülmektedir. Orta Doğu, geçmişten itibaren bu tarz siyasal gelişimlerin ve dönüşümlerin siyasal arenası olmuştur.

ORTA DOĞU VE EMPERYALİZM

Suriye de gerçekleşen olaylarla bağlantılı olarak Orta Doğu Coğrafyası ve burada yaşanan emperyalist gelişmelere bakmamak resmin tamamını görememek anlamına gelmektedir. Çünkü yaşanan siyasal gelişmeler; Bölgede bir anda gerçekleşmiş ve son bulmuş olaylar değildir.  Sanayi inkılabıyla (1760) yaşanan ham madde ihtiyacı emperyalist güçlerin ilgilerini yeraltı kaynakları bakımından zengin olan bu bölgeye çekmiştir.

Özellikle İngiltere ve Rusya 18’inci yüzyılın sonlarından itibaren bölge ile aşırı derecede ilgilenmiş, kendi aralarında çeşitli anlaşmalar yaparak coğrafi birtakım taksimatlar da bulunmuşlardır. 1878 Berlin kongresinde alınan kararlar; bölgede herhangi bir batılı güç olmadan veya herhangi bir batılı güç müdahil olmadan karar alma mekanizmasını tıkamıştır. 20’inci yüzyılın başlarında İngiltere ile Rusya’nın İran’da 1907 yılında yaptıkları diğer bir anlaşmada yine benzer bir amaca hizmet etmektedir. Birinci Dünya Savaşına (1914-1918) giderken yaşanan siyasal gerginlik yine Batılı güçlerin kendi aralarında yaptıkları gizli anlaşmalar ile bölgeyi paylaşmaları sonucunda çözülmüştür. Neticede bu anlaşmalar yürürlüğe girememişse de bu gelişmeler bölgede sürekli oyun kurucu olan bazı emperyalist güçlerin olduğunu görmek açısından değerlidir.

Günümüzde yaşanan siyasal gelişmelerinde ardında başka güçlerin var olduğunu düşünmek yanıltıcı olmayacaktır. Çünkü uzun süre devam eden bir savaşın bir anda ve kolayca bitmesi yeni bazı oyunların devreye gireceğinin göstergesi olabilir. Bu yüzden coğrafya da bulunun ülkelerin siyasal kararlar alırken politik tutumlarını rasyonel temelde tutmaları gerekmektedir.  Bu bağlamda Esad rejimini destekleyen Rusya ve İran ile muhalifleri destekleyen İsrail ve ABD’nin tutumları bölgede bundan sonra kurulacak olan düzen için hayati önem arz etmektedir. Kendi sınırlarında yaşanan bu gelişmeler karşısında Türkiye’de askeri, siyasi duruşunu kararlı bir şekilde ortaya koymalıdır.