Yeni bir yıldan herkese ‘Merhaba!’
Ne çok şey yaşadık 2024’te değil mi? Bazılarımız için kucak dolusu sevinç, bazılarımız için inci gözyaşında hüzün… Bazılarımız için heyecan, bazılarımız için yenilgi ve tabii ki çokça başlangıç ve bir o kadar da buruk bitişler…
“Her yeni yıl, bir başlangıcı, taze umutları ve içsel yenilenmeyi beraberinde getirir” derler. Takvim yaprakları birer birer dökülürken, geçmişin izleriyle kucaklaşıp eski bir dost gibi veda etmemiz gerekir ki yola devam edebilelim… Şimdilerde aklımızda sürekli dönüp duran bir soru var: Bu yıl nasıl daha iyi olabiliriz?
Biliyorum ki yenilenme sadece fiziksel bir değişim değil; zihinsel, ruhsal ve duygusal bir dönüşüm süreci. Çoğu kez sancılı, can sıkıcı ve bir o kadar da yakıcı… Ancak emek vermeden de hiçbir şey olmuyor bu hayatta. Kelebek bile bir gün doyasıya kanat çırpmak için aylarca ilmek ilmek örüyor koza…
Yenilenmenin ilk adımı değişimi kabullenmekten geçiyormuş. Belki de en zoru bu değil mi? Değişim, çoğu zaman korkutucu olsa da bizi sonunda güçlü kılacak sancılı bir süreç… En zor olan hakikati kabullenmekte ve gerekiyorsa o yolu korksan bile yürümekte… Bu yıla işte tam da bunu fırsata çevirebiliriz düşüncesiyle ‘Merhaba’ diyelim. Eski düşünce biçimlerinden, olumsuz alışkanlıklardan ve bizi geriye çeken her şeyden uzaklaşmak, taze bir başlangıç için yeni bir yıldan daha iyi ne olabilir ki?
Biliyorum ki yeni kararlar almak, yalnızca hedefler koymakla ilgili değil. Kendi iç yolculuğumuzu keşfetmek, ne istediğimizi ve kim olduğumuzu anlamak bu sürecin en değerli yapı taşı. Bugüne kadar en çok bunu göz ardı etmedik mi?
“Ben ne istiyorum?” Ne kadar az soruyoruz bunu kendimize…
‘Diğerlerini nasıl mutlu edebilirim’ düşüncesiyle bugüne kadar çok zaman harcamadık mı?
Şimdi siz de kendinize dönün ve sorun: Ben ne istiyorum?
Ben nasıl mutlu olabilirim?
Bu hayatta kişiler hem kendisine hem de çevresine en büyük kötülüğü ne istediğini ve nasıl mutlu olacağını bilmeyerek yapmıyor mu? Onca zaman, onca an, onca güzellik isteklerinden emin olamayıp mutsuzluğa hapsolarak yok olup gitmiyor mu? İşte, en başta bunu çözmek gerekiyor. Bunun için de insanın kalbinin en derinlerine inmesi gerekiyor. Sonuçta değişim en derinlerde başlayan bir yolculuk… Kendi sırlarımızı çözmeden başkalarına şifa olamayacağımızı daha öğrenmedik mi?
İşte önümüzde büyük bir fırsat var. Yeni yıl bize sadece takvimde bir değişim sunmakla kalmaz… Aynı zamanda duygusal bir sıfırlama fırsatını da sunar… Geçmişin başarısızlıkları veya kayıpları geride bırakılır, yeni fırsatlar ve umutlar yerini alır. Bu yıl, yalnızca eski hataları tekrarlamamak için değil, aynı zamanda kendimize güvenmek için bir fırsat olmalı. Unutmayın, her yeni gün bir yenilik ve değişim için yeni bir fırsat…
Kendimizi geliştirmek, kalıplarımızı büyütmek ve belki de sınırları ortadan kaldırmak bize iyi gelecek. Değişimi kucaklamak, kendimize yatırım yapmak, küçük adımlarla büyük değişimlere ulaşmak, gerçek anlamda yeni bir başlangıç yapmamıza olanak tanıyacak…
Ve son olarak Mevlana’dan sizlere seslenmek istiyorum: Dünle birlikte gitti, cancağızım. Ne varsa düne ait. Şimdi yeni şeyler söylemek lazım…
Dip not: Bu bir merhaba yazısıdır, dilde susan kalemde dökülsün diye… Bundan sonra yeni yazılarımla sizlere seslenecek; bazen dertleşecek bazen ise güncel gelişmeleri yorumlayacağız. Yeni yılın ilk haftasına yeniliklerle başlayalım istedim! Sevgiler…