Türkiye’de sezaryen oranı yükseliyor. Özel hastanelerde sezaryen oranı yüzde 100’e yakın. Devlet ve üniversite hastanelerinde de hayli yüksek bir oran söz konusu. Oysa gelişmiş Kuzey Amerika’da bu ora...
Türkiye’de sezaryen oranı yükseliyor. Özel hastanelerde sezaryen oranı yüzde 100’e yakın. Devlet ve üniversite hastanelerinde de hayli yüksek bir oran söz konusu. Oysa gelişmiş Kuzey Amerika’da bu oran yüzde 23 civarında. Avrupa’da yüzde 15 ile 20 arasında. İrlanda’da ise bu oran yüzde 8.
Ülkemizdeki artışta iki faktör söz konusu: Hasta ve doktor. İyi eğitilmemiş, normal doğumun ne olduğunu bilmeyen, kulaktan dolma bazı bilgilerle hareket eden ve bir takım korkular edinmiş kadını, normal doğuma yönlendirmek zor oluyor. Çevresindeki arkadaşlarının neredeyse tamamının sezaryenle doğurduğunu, sezaryenin ne kadar kolay, ne kadar rahat olduğunu dinleyen kadın, koşullanmış olarak doktor karşısına çıkıyor. Kadın hastalıkları ve doğum uzmanları da bu konuda dürüst davranmaları gerekmektedir.
Adı üstünde normal bir süreç olması, doğum bittiği an her şey bitmesi, komplikasyon görülme oranının çok düşük olması, doğum ağrılarının epidural anesteziyle giderilebilmesi, annenin iyileşme sürecinin çok daha hızlı olması, hastanede kalış süresinin kısalığı, annenin normal hayatına daha çabuk dönmesi normal doğumun avantajlarıdır. Dezavantajı olarak sayılabilecek organ sarkmaları ancak yüzde bir iki kadardır ve sezaryene kıyasla çok daha basit bir operasyonla düzeltilebilir.
Sezaryende ise hem avantajlar hem de dezavantajlar söz konusu olabilir... Operasyon gerektirmesi, az da olsa enfeksiyon ve kanama riski olması, kanama nedeniyle anneye kan verilmesi gerekebilmesi, doğuma kıyasla ağrıların daha uzun sürmesi, yara yerinin iyileşmesinin uzun zaman alması, gaz çıkartma sorunları, annenin normal hayatına geri dönmesinin bir hafta alması sezaryenin dezavantajları arasında sayılabilir. Avantajı normal doğumun mümkün olmadığı bazı durumlarda anne ve bebek için hayat kurtarıcı olabilmesidir.
Normal doğuma engel olan nedenler anne ya da bebeğe bağlı olabilir. Bebeğe bağlı olanları şöyle sıralayabiliriz: Bebeğin ters duruşu, makat pozisyonuyla gelmesi ya da yan yatıyor olması. Doğum ağrıları sırasında bebeğin kalp seslerinde bozulma olup, bebekte oksijensizlik belirtilerinin ortaya çıkması, bebeğin çok iri olup annenin doğum kanalından geçememesi. Anneye ait faktörlerse şunlar: Doğumsal kalça çıkığı nedeniyle deformitesi olan anneler, aktif herpes enfeksiyonu olanlar, AIDS gibi hastalıkları olanlar. Bir de plasentanın bebeğin çıkış yerine yerleşmiş olması, yani bebeğin çıkmasına engel yaratması gibi anne ve bebeğe ait olan engeller vardır.
Şöyle bir yanlış inanış var: Normal doğum anne için iyidir, sezaryen bebek için iyidir… Bazı koşullarda normal doğum anne için çok zararlıdır ve sezaryen yapılması gerekir. Ama koşullar iyiyse normal doğum anne için elbette iyidir. Normal doğumda annenin iyileşme süreci çok daha hızlıdır. Karın içine girilmesi gerekmediği için, buna bağlı bir takım komplikasyonlar ortaya çıkmaz. Hastanede kalış süreci kısadır. Anne hastaneden daha çabuk çıkar, normal işine ve normal hayatına daha çabuk döner. Bebek için ise, eğer her şey yolunda gidiyorsa, normal doğumda hiçbir problem yaşanmaz. Sezaryen ancak gerektiği taktirde yapılmalıdır.