Başkan Erdoğan; “Pandemi sonrası hiç bir şey eskisi gibi olmayacak” demişti. Pandemi sonrasında rekor bir toparlanma gördük ama faiz artışları ile dünya ekonomisinde küresel bir resesyon görülüyor. Dü...
Başkan Erdoğan; “Pandemi sonrası hiç bir şey eskisi gibi olmayacak” demişti. Pandemi sonrasında rekor bir toparlanma gördük ama faiz artışları ile dünya ekonomisinde küresel bir resesyon görülüyor. Dünya Bankası uyarılarda bulundu. Tüm toparlanmalar bu faiz artırımları ile terse yönelik dönüyor. Enflasyon ile savaşmak için uygulanan sıkılaştırıcı para politikaları, faiz silahları resesyonu tetikliyor.
Eş zamanlı ülkelerin merkez bankalarındaki faiz artırım kararları bu durumlarda çok etkili oluyor. Sıkılaştırıcı, kısıtlayıcı ve talep azaltıcı daraltıcı ekonomik politikalar, durgunluğu da beraberinde getiriyor. Tedarik zincirindeki kısıtlamalar, enerji krizleri ve bunun yanında gıda krizleri ile bu ortama korona virüsü de ekleyerek kışı görmek gerekiyor. Bazı sektörde yavaşlamalar başlamış bulunuyor. Gelecek yılın ilk çeyreğine doğru çoğu ülkelerde ekonomik daralmalar ve enerji sıkıntısı ekonomilerini de etkileyecek.
Dünya Bankası, 2023 yılı için de ayrıca yüksek enflasyona karşı merkez bankalarını uyararak, eş zamanlı olarak faiz oranlarını artırdıkça küresel resesyon riskinin artışı da kaçınılmaz olacağını değerlendirdi. Bu politikaların gelecek yıl da devam etmesinin muhtemel olduğuna işaret edilen açıklamada, ancak şu anda beklenen faiz oranı artışlarının ve diğer politika eylemlerinin küresel enflasyonu salgın öncesi seviyelere geri getirmek için yeterli olmayacağını söylüyorlar.
Genel olarak ise; açıklamada, “Dünyanın dört bir yanındaki merkez bankaları enflasyona tepki olarak eş zamanlı olarak faiz oranlarını yükseltirken, dünya 2023'te küresel bir durgunluğa ve yükselen piyasalar ile gelişmekte olan ekonomilerde kalıcı zarar verecek bir dizi finansal krize doğru ilerliyor” denildi. Dünyanın büyük ekonomileri yavaşlama eğilimlerine devam ediyor. Arz kesintileri ve iş gücü piyasalarında düşüşler, çekirdek enflasyonda yüzde 5 oranlarının ortaya çıkabileceği, ayrıca aşırı faiz artışlarının piyasa stresi yaratacağı küresel GSYH büyümesinin yüzde 0,5 civarlarında yavaşlamaya ve buna bağlı olarakta da kişi başı yüzde 0,4 civarında daralma olacağı öngörülüyor.
Küresel enflasyon ile mücadelede ön görülere göre merkez bankalarının faiz oranlarında daha yüzde 2 civarı faiz artırımı yapacağı gerekli görülmektedir. Özellikle 1970 yılından bu yana kesinlikle bir ekonomik yavaşlama söz konusu olduğu aşikârdır. Özellikle ABD, Çin ve Euro bölgesi, keskin bir şekilde ekonomik yavaşlama yolunda yollarına devam ediyorlar.
Üretim tek çıkış noktasıdır. Politika yapıcılar buraya odaklanmalıdır. Küresel büyümenin yavaşlaması ve resesyona girilmesi sürecinde düşük enflasyon oranlarının hedefinde, para birimlerinde istikrar yakalanması ve hızlı büyüme odağında tüketimi azaltmak yerine artık üretimi artıracak bir politikaya yön vermeleri için çalışmaları gerekmektedir…
Dünya ülkeleri faiz artırırken, Türkiye faiz düşürüyor. Bakın ilerleyen yıllarda küresel iklim şartları değişimiyle gıda krizleri görülecek. Yine 2050 yılında dünya nüfusuna oranla su sıkıntıları baş gösterileceği ön görülüyor. Geç kalınmadan bu öngörüler çalışmaları yapmalıyız.
Resesyon herkesi vuracaktır. Ekonomi büyük zarar ve kayıplar yaşayacaktır. Maliye Bakanı Nebati ve ekibi nu konuda çalışmalarını sürdürdüğünü sanıyorum.
TBMM 27. Dönem 6. Yasama Yılı açılışında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hiç kimseyi artan enflasyon yükü altında ezdirmedik, bundan sonra da ezdirmeyeceğiz” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, talimatıyla Sosyal Güvenlik Bakanlığı, EYT, sözleşmeli, kamu da çalışan ve büyük haksızlık yaşayan “Taşeron işçilerinin” kadroya alınma işlemleri için çalışmalar sürüyor. Dileğimiz kimse açıkta ve eski çalıştığı yerde değil de hak ettiği kadrolarda olur...