Kur artışı ve enflasyon derken piyasada bir canlılık var? Eskisi gibi olmasa da yaz ayı hareketi mi var? Alışverişlerde hepimiz görüyoruz. Peki, ama nede...
Kur artışı ve enflasyon derken piyasada bir canlılık var? Eskisi gibi olmasa da yaz ayı hareketi mi var? Alışverişlerde hepimiz görüyoruz. Peki, ama neden böyle?
İsterseniz sebeplerine kısaca bakalım. Normal şartlarda kurlardaki artışlar ve yüksek enflasyonda talepler düşer. Baktığımızda bunlar ters yönde çalışıyor. AVM fiyatlarındaki artışlar, yüksek faizler var iken nasıl oluyor da talepler bitmiyor? Dünya faiz artırıyor. Türkiye faizi indiriyor. Banka kredi faizleri el yakıyor.
Cevap basit aslında tüketiciler taleplerini düzenler iken gelecekte bu ürünlerin fiyatlarının daha da artacağı yönünde düşüncelere giriyorlar. Alıp stokluyorlar. Hepimiz ihtiyacımız olmadığı halde yine de gidip stok yapma yönünde bugün ucuz yarın pahalı mantığı ile ihtiyaçlarımızı fazlasıyla alıyoruz. Taleplerimizi önceden almış oluyoruz. Doğal olarak talep artınca, arz eksik kalıyor ve fiyatlarda yükselme eğilimine giriyor. Artışların devam edeceği süreçte böylece paralel olarak talepleri artırıyor. Denklem bu yönde farklı çalışıyor.
Diğer taraftan politika faizini Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası yüzde 14‘den, yüzde 13’e indirdi. Döviz yukarı yükselişe geçti.
Enflasyon yüzde 90 oranlarında ama çoğu kesim buna katılmıyor ve daha fazla olduğu görüşündeler. Türkiye tüketici fiyat endeksi TÜFE’deki enflasyon oranı yüzde 70 iken Türkiye’deki ENA Grup enflasyonun yüzde 120 olduğunu belirtiyor. Kur korumalı vadeli mevduatların faizleri enflasyon oranlarının altında seyrediyor ve dolayısıyla negatif reel faiz ortaya çıkıyor. Negatif faizde insanlar paradan kaçarlar. Her şeyin pahalı olacağı düşüncesi ile mal almaya başlarlar.
Kurlardaki artış ve enflasyonun artması diğer yandan mevcut sahip olduğunuz malların otomatik olarak değerlerini artırdığı için ev, araba veya sahip olduğunuz herhangi bir eşya sizleri bir anda zengin hissettiriyor. Bu defa ne yapıyorsunuz her şey farklı dünyada görüyor ve harcamaları bir anda artırıyorsunuz. Kredi kartlarınla harcama eğilimine yöneliyorsunuz.
Türkiye de satılan konutlar ile kiralar, yabancı sermaye girişlerinin sağlanması ile piyasaya ek bir talep girişi yaratılarak, ayrıca bir canlılık sağlanmaya çalışılıyor ama Türk insanın buna gücü yetmiyor.
Devlet kamu desteği bu dönemlerde çok büyük önem taşımaktadır. Yapılan vergi indirimleri, fon düzenlemeleri ve teşvikler gibi özel destekler ile piyasalar yine canlı kalıyor. Özendirici bir etki ile talep yaratılmaya çalışılıyor. Kamu harcamaları diğer yandan piyasaya can suyu oluyor ve yine ayni şekilde ek olarak bir denge sağlıyor.
Tüm bunlara rağmen ortaya çıkan olumsuzluklar ile oluşan sonuçlar beklentileri de ayrıca etkilemekte ve ileriye dönük olan plan ve bütçeler yapılırken, olumsuz yönde bir etki ortaya çıkarıyor. Gerçekleşecek olan beklentilerde zamanla bu durumdan nasibini alıyor ve bu da enflasyonu körüklüyor.
Ekonomi beklentilerle yönetilmektedir. Eğer yarından ümit yoksa kimse bir atılım yapmaz. Üretmez ve önünü görünceye kadar bekler. Beklentiler iyi olursa ya da bir ışık varsa harekete geçilir. 2.000 TL. Bir konut 4.500 TL. Ye kiraya verilirse, Yüksek konut fiyatları karşısında insanlar şaşkınlıklarını yaşıyor.
Kira öder gibi ev sahibi yapmak için kolları sıvayan Başkan Erdoğan açıkladı. TOKİ devreye sokulup binlerce konut yapılacağını açıkladı. Yıllarca dürüst çalışıp ev sahibi olamayanlar da diliyorum benim gibi kira da olanlar da ev sahibi olur. Eğer ümit biterse hayat biter. Devletten gelen ışıkların sönmemesi dileğiyle…