Şaşkınlıkla izliyor, olan biteni anlamaya çalışıyoruz. Başta çocuklar ve yaşlılar olmak üzere her yaştan insan mağdur. Çeteleşen köpekler bazı semtlerde göz açtırmıyor. Özellikle sabah erken saatlerde ve gece saatlerinde tehlike büyüyor. Yol kesiyor, birlikte saldırıyorlar. Köyde, şehirde nice cana mal oluyorlar. Bir çözüm bekliyoruz, doğru. 

Diğer yanda da can dostlar. Mahalleye yabancı sokmuyor, şüphelendikleri durumda hemen çevreyi alarma geçiriyorlar. Mahalleliden biri oluyor, neşeye neşe katıyorlar. Burada bir problem var mı, yok. Buraya müdahale istemiyoruz. 

Hayvan satın alıp, bakamayınca sokağa salıverenler, evde cins diye kedi ve köpek çiftleştirip yavrularını satarak gelir elde edenler yok mu, var. Bunlar kontrol edilebilecek mi? Bunu merak ediyoruz. 

Çünkü öncelik sokaklara yeni hayvan bırakılmasını önlemek olmalı. Sokaktakiler zaten kısırlaştırılıyor. Belediyelerin görevi bunların tedavisi ve düzenli bakımı olmalı, hepsi bu. 

Evet sokaklarımız güvenli olmalı. Köpekler çeteleşmemeli. Başıboş kalmamalı. Ama çözüm onları katletmek değil. 

Çözüm barınaklar da değil. Zaman zaman haberlere konu oluyor, ölüme terk edilen hayvanları görüyorsunuz. Bir deri bir kemik kalıyorlar, açlıktan birbirlerine saldırıyorlar. Barınak anlayışımız bu mu? 

Şimdi, sokak köpeklerinin, barınaklara alınmasınin ve öldürülmesinin yolunu açan yasa teklifi, TBMM Tarım Orman ve Köy İşleri Komisyonu’nda, değişiklik yapılarak kabul edildi. Teklifin en çok tartışma yaratan 5. Maddesinde yapılan değişiklikle, “ötanazi” ifadesi madde metninden çıkarıldı. Ancak hayvanların gerektiğinde Veteriner Hizmetleri Kanunu’ndaki esaslara göre öldürülmesinin yolu açık tutuldu.

Tartışmalar sürüyor. Hayvanlara yaşam imkanı sağlayacak, doğru beslenmeli, sağlıklı, oyunlu bir barınak yapılanması bekliyoruz.

En zor anlarımızda hayat kurtarmak için bizlerle birlikte mücadele ettiklerini, doğru eğitim ve planlama ile eşsiz bir dost olduklarını unutmamalıyız.