Nihat AK/EGE TELGRAF- Garibanın, dar gelirlinin en sade, en ulaşılabilir protein kaynağı yumurta, lüks olma yolunda ilerliyor. Sofraların en mütevazı, en fazla değer gören yiyeceği, peş peşe gelen zamlarla bir anda neredeyse altınla yarışmaya başladı. Son dönemde yumurtaya yapılan zam, enflasyonu da geride bıraktı. Boyutları ve fiyatı değişse de 30'lu yumurta koli kimi markette 260 liraya dayandı. Zamların kaynağının üretici olmadığını savunan sektör temsilcileri, açgözlülüğün artması ve ticari ahlakın kaybolmasına dikkati çekti.
‘ARACI YÜZÜNDEN’
Bu noktada üreticiye yumurtanın tanesini neden 4 liraya sattığını değil üreticiden alınan yumurtanın tanesinin tüketiciye neden 9 liradan satıldığına bakılması gerektiğini vurgulayan İzmir Yumurta Üreticileri Birliği (İzmir Yum-Bir) Başkan İsmail Kor, “Üretim fazlalığı söylemleri tamamen yalan. Fiyat artışlarının asıl kaynağı aracılar. Üreticiden bir yumurtanın 4 liradan alınması normal. Normal olmayan üreticiden 4 liraya alınan yumurtanın tüketiciye 8-9 liradan ulaştırılmasıdır. Örneğin, tanesi dört liraya alınan 30'luk bir koli yumurta, 4x30=120 lira maliyete sahiptir. Ama bu 120 liralık ürün, pazarlarda iki katına 240 liraya, bazı marketlerde ise 260 liraya satılıyor. Burada yumurta üreticisi şamar oğlanı yapılmak isteniyor. Ama herkes bilsin ki bunun sebebi bazı aracıların açıkgözlülüğü, doyumsuzluğu, ticari ahlaklarının kalmamasından. Asıl bunları yapan aracıların kontrol edilmesi lazım. Üreticinin maliyetini sorgulamak yerine, bu kar marjlarına odaklanılmalı” dedi.
‘TAMAMEN YALAN’
Üretim fazlası olmasına rağmen fiyatların yükseltildiği yönündeki söylemlerin tamamen asılsız ve yalan olduğuna dikkati çeken Başkan Kor, “Bundan üç ay önce yumurtanın tanesi 2 liraydı. Kolisi 60 liraydı kimse yüzüne bakmıyordu. Havalar sıcaktı. İhracatta da sıkıntılar yaşanınca yumurtalar Türkiye’de kaldı. Fiyatlar altmış liraya düştü. Zarar eden üretici hayvanını kestirdi. 120 milyon yumurta tavuğunun üçte biri kesildi. 80 milyon yumurta tavuğu kaldı. Üretici 4 liradan satışıyla daha para kazanmaya başlamadı. Geçmiş zararlarını kapatmaya çalışıyor. İzmir’de büyük ölçekte 25 yumurta üreticisi 10 milyon tavukla üretim yapıyor. İzmir ve bölgenin ihtiyacını karşılarken ihracata da ürün gönderme kapasitesine sahip” diye konuştu.
‘NARH NEREDE’
Sürümü olan temel ihtiyaç maddelerinde narh uygulanması gerektiğine değinen Başkan Kor, “Eskiden kar oranları belirlenen ürünler için narh sistemi vardı. Temel besin maddelerde genel bir kuraldı devletin koyduğu. Yüzde 20’dir kar marjı. Bunun yüzde 10’u operasyonel maliyettir. Kirasıdır, elektriğidir, suyudur, işçiliğidir. Yüzde 5’i de diğer giderleridir. Yüzde 5’de net kardır. Yüzde 5 net kara kimse yetinmiyor. Tatmin olmuyor. Sıkıntı buradan kaynaklanıyor. Ama bu sabit bir dayanıklı tüketim malzemesi değil ki et, süt, yumurta. Her gün gidip tüketicinin alacağı bir gıda maddesi. Dolayısıyla o yüzde 5’lerle daha büyük kar elde edilebilir. Çünkü temel besin maddesi bugün gelecek üç ay sonra bir daha gelmeyecek müşteri. Yarın bir daha gelecek. Öbür gün bir daha gelecek. Dolayısıyla sık tüketilen bu gıda maddelerinin kar marjı narh olarak yüzde 20’yi geçmemesi lazım. Şu anda bakın yüzde 50’den aşağı değildir. Narh uygulansa üreticinin 4 liraya mal ettiği yumurta tüketiciye 4,8’den satılır, beş lira bile değil. Bunu devlet zaten düşünse enflasyon hiç ellemeden kendiliğinden yüzde 30’a düşer. Çünkü enflasyonu satıcılar artırıyor. Ticaret Bakanlığı’nın mal giriş faturasıyla etiketi karşılaştırıp kar oranını denetlemesi gerekir” ifadelerini kullandı.
‘KÖSTEK OLMASINLAR’
Tarım Bakanlığı’nın en büyük yapacağının planlı üretim olacağını vurgulayan Başkan Kor, “Vallahi desteklenecek üreticinin bir şeyi kalmadı ki yani desteklenecek. Köstek olmasınlar. Neden 4 liraya çıktı diye sormasınlar. O yeter bize. Biz başka bir şey istemiyoruz. Üretim girdilerimizden elektriğinden suyuna, yeminden başka her şeyine destek eskidendi. Türkiye aştı bunları. Dönem dönem yumurta fiyatları yukarı çıkıyor, aşağıya iniyor. Stabil hale getirmek için üretim planlaması yapılacak. O da şu, mevcut durumların tespiti yapılıp bütün işletmeler lisansa bağlanacak. Bundan sonra benim param var. Ben istediğim yerde, istediğim tavukçuluk kapasitesine yatırım yaparım kimse diyemeyecek. Bakanlık gerekirse ‘bu yıl tavukçuluk yapma’ diyecek. Üretim planlaması bunu getiriyor. Yani isteyen istediği yerde, istediği işi yapamayacak. Lisanslı olacak. O da üretimin kontrolü açısından çok önemli Türkiye'de. Bakanlık bunun taslağını hazırlıyor. Temsilci istedi. Yum-Bir temsilcileri gidiyor toplantılara katılıyorlar. Bu yönetmelik 2025’te çıkar diye tahmin ediyoruz” ifadelerini kullandı.