Yeni kabine de ekonominin patronu Mehmet Şimşek ve Merkez Bankası Başkanlığına getirilen Hafize Gaye Erkan, İlk toplantısında Politika faizi yüzde 15 oldu. Evet, yüzde 8,50 olan politika faizi 650 baz...
Yeni kabine de ekonominin patronu Mehmet Şimşek ve Merkez Bankası Başkanlığına getirilen Hafize Gaye Erkan, İlk toplantısında Politika faizi yüzde 15 oldu. Evet, yüzde 8,50 olan politika faizi 650 baz puan artırılarak yüzde 15 seviyesine yükseltildi. Piyasadaki beklentiler aslında yüzde 20-25 seviyelerindeydi. Yapılan artış beklentilerin altında kaldı. Ülkeye yabancı yatırımcı gelir mi? Ona bakmak lazım, onun için enflasyon üzerinde bir faiz olması gerekmektedir; ama yine de belli bir kesim gene gelecektir. Mevduat faizlerinin yüzde 30-36 ve kredi faizlerinin yüzde 40-50 arası olduğu piyasada KOBİ’lerde çok zor durumda kalacaktır…
Kurlarda fazla geriye doğru hareket etmeyecek ve ihracat-ithalat süreçleri de aynı şekilde etkilenmeden devam edecektir. Diğer taraftan bakacak olursak peki agresif faiz artışı gelseydi ne olacaktı?
Türk Lirası değerlenecekti elbette ve daha çok yabancı yatırımcı da gelecekti. Dövizler yavaş yavaş bozularak TL’ye dönüşler artacaktı ve TL mevduatta artışlar yaşanacaktı. Faiz oranı enflasyon oranı üzerinde olacağı için araç, konut, borsa ve altın tarafındaki talepler gerileyecekti. Özellikle ülkenin CDS primi de gerileyecekti ve iyi bir görünüm ortaya çıkacaktı…
Dediğim gibi kurlardaki gerilemeler oluşurken, yabancı yatırımcı girişlerindeki artışlar, dış borçlanmalar için daha düşük faiz oranlarının oluşması süreçleri yaşanırdı…
Tabii bu agresifliğin görülmeyen diğer yüzü de var!
Yapmak kolay da vebali büyük olurdu. Faizlerin yükselmesi bankaların ellerinde olan tahvilleri etkiler çünkü faizleri daha düşük kalmış olur. Hatırlayacaksınız Amerikan Bankalarının batmasındaki süreçlerde aşırı agresif bir şekilde faiz artırımları etkisi olmuştu…
Ödeme baskıları artacaktır. Bir diğer konu kurlar gerileyince ihracatta düşecek ve ithalat artacak böylece cari açıkta iyice yükselecektir. Faiz yanında yapısal reformlar da şarttır. Sadece faiz silahı ile olmaz. Bu yapısal reformlar: Büyümenin ithalâta bağımlı yapıdan kurtarılması ve cari açığın düşürülmesi, Vergi sisteminin yapısının düzenlenmesi ve enerji için gerekli tasarruf önlemlerinin alınması bunlardan birkaçıdır…
Gelecek ay politika faizinin yüzde 20 seviyesine çıkarılması bekleniyor. Yabancı yatırımcılar için bu oran hatırı sayılır bir orandır. Kurlardan dolayı da ucuz kaldığımız bir turizm cazibe merkezi olmamız nedeniyle turizm sezonunda sıcak para girişleri gelecektir. İhracatta da yükselme olacaktır; çünkü dünyada ucuz ürünler satabilecek bir durumdayız…
Şu an için bir de İngiltere ve BAE ile sıcak para için görüşmeler devam ediyor. 2024 yılında majör ülkelerin merkez bankalarındaki faiz artırımları bitecek gibi görünüyor. Enflasyon ve faiz dengesi yakalanabilir. Faiz artışları kademe kademe yapılıp acı reçete uygulanmalı kademeli artışlarda az miktarda faiz artırımları gerçekleştirildiği için kurlar hemen tepki vermiyor ve beklenen faiz artışları gerçekleşmediği için kurlar yukarı yönlü hareket ediyor…
Dolar bir zıplama yapıp 30 TL civarlarına ulaşabilir. Politika faizinin yüzde 45 seviyelerinde olduğu durumlarda sıcak para girişleri ve dövizin bollaşması süreçleri yanında, 2023 yılı sonuna doğru enflasyonun üst düzeyde kaldığı bu politika ile olumlu tepki verip gevşeyebileceği süreçleri ağır basmaktadır. Enflasyon kontrol altına alınacağı süreçlerde ise faizleri kademeli düşürüp dengeye getirme süreçleri olacaktır…
Acı reçete uygulanmaya başlandı. Yavaş yavaş sonuçlarını vermeye başlayacaktır ama daha yolun başındayız. Atılacak çok adım, gidilecek çok yol var. Zamana ihtiyaç var. Sadece biraz sabır gerekiyor…