Gençlik dönemimden beri kurları takip ederim. O yıllarda tabii pek anlamazdık. Bazı büyüklerimizi döviz büroları önünde kuyruk oluşturduğunu görünce bizde kuyruğa dâhil oluyorduk. Rakamların değişmesi...
Gençlik dönemimden beri kurları takip ederim. O yıllarda tabii pek anlamazdık. Bazı büyüklerimizi döviz büroları önünde kuyruk oluşturduğunu görünce bizde kuyruğa dâhil oluyorduk. Rakamların değişmesini, bozduranlar, döviz alanları, ayakkabı boyacısı bile günlük kazancı ile döviz aldığını izlerdim…
O yıllarda pek anlamazdım. Gazetecilik yıllarımda daha iyi anlamaya başladım. ODAK Döviz Yönetim Kurulu Başkanı Bilal Doğan’a sorardım ve Bilal Doğan kurları anlattıkça konuyu daha iyi anlıyordum…
Ekonomist Bilal Doğan; “Bir ülkede döviz kurları kısa vadede sermaye girişi ve uzun vadede ise cari işlemler dengesi ile yönetilir. Bunun yanında jeopolitik riskler de var ki bu da diğer etkenleri oluşturmaktadır. Para ve maliye politikası silahları da sizinle birlikte savaşır. Merkez bankanızda faiz politikaları ile dengelemeye çalışırken, hükümet kanadı da maliye politikası vergi vs. gibi önlemlerle arz ve talep dengesini korumaya çalışır.”
Evet, şimdi gelelim kurlar için olan işlemlere. İlk önce bütçe açığı var mı? Dış borçlar da çok önemli bunun yanında çünkü onun için de döviz gereklidir. Dış borçların faizleri ödeniyor ve anapara yerinde sayıyor. İhracat ve ithalat dengesi yani cari açık da dengede olmalıdır. Şu an için yükselme trendinde devam ediyor ve yılsonu Enflasyon malumunuz yüksek Kasım ay’ı daha çıkmadı ama Türkiye de %85.51 faizler negatif reel faiz olarak karşımıza çıkıyor ki bu da faiz oranının enflasyonun altında seyrediyor olması demektir…
Bildiğiniz üzere politika faizi %10.50 seviyelerinde ve yine 150 baz puan faiz indirimi bekleniyor ve tek hanelerde %9 gibi yılı kapatma söylentileri var…
Tutulan altın ve dolar rezervleri de önemli ne kadar çok olursa o kadar güçlü oluyorsunuz ama swap ile yani (para takası TL-yabancı para) işlemleri ile ayakta durur gibi görülüyor ki net döviz rezervlerine bakacak olursak eksilme olduğu görülüyor. Türkiye’nin CDS primi 652 ve ülke olarak çok yüksek oranda, yani kredi alıp ödeme gücü anlamında bizlere sinyal veriyor; ülke kredi notu sürekli olarak ölçülüyor ki yatırım yapılabilir seviyenin 6 kademe altında olmaya orada da devam ediyoruz. Yabancı sermayelerin ülkeden çıkışları, güven kaybı olması, güvenilir sığınabilecek liman arayışı içerisinde olmaları da aynı zamanda devam ediyor…
FED sürekli şahin tutumu ile faiz artırdığı sürece paralar Amerika’da kalacaktır. Tüm bu belirttiğim hususlar iyi yönde olduğu sürece para ve maliye politikaları ile birleşirse çok zengin bir ülke ortaya çıkar. Her yönü ile kararlı ve düzenli işleyen bir sistem içerisinde bolluk ve huzur dağıtan ki 2005-2013 yıllarında bunu Türkiye olarak başarmıştık...
Merkez bankalarının politika faiz oranlarına bakacak olursak Türkiye %10,50 Amerika %4 Avrupa %2, İngiltere %2,25, İsviçre %0,50, Kanada %3,75, Çin %3,65 ve Japonya -%0,10, Brezilya %13.75, Hindistan %5.90, Rusya %7.50, Avustralya %2.85 oranları ile ülke ekonomileri hakkındaki durumlarını gösteriyorlar…
Tabii bu denge kolay olmuyor. Her yönden savaşıyorsunuz yani cari denge, bütçe açığı, uluslararası hukuk, adalet, faiz, maliye politikası, arz ve talep dengesi, jeopolitik riskler, CDS primleri ve ülke notları dengesi, enflasyon oranı, döviz ve altın rezervleri gibi konularda yola devam için dengeleri iyi kurmak lazım...