Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Gençlik ve Spor Bakanlığı bütçesi görüşülmeye başlarken, CHP İzmir Milletvekili ve Grup Sözcüsü Rahmi Aşkın Türeli, belediye başkanlarına yönelik son günlerdeki kayyum uygulamalarını eleştirerek sözlerine başladı. Türeli, İstanbul Esenyurt Belediye Başkanı'nın gözaltına alınmasının ve ardından kayyum atanmasının, milli irade gaspı olarak değerlendirildiğini belirtti. Türeli, yerel yönetimlerin merkezi yönetim ve Sayıştay denetimi altında olduğunu vurgulayarak, bütçe hakkının demokratik bir sistemin ayrılmaz parçası olduğunu söyledi. "Demokratik bir sistemde bütçe hakkı, kamu gelirinin kaynağının nasıl elde edileceği ve harcandığı yerin bilinmesi demektir" diyen Türeli, bu hakkın ihlal edilmesinin kabul edilemeyeceğini belirtti.
“Demokrasinin olmadığı yerde hangi bütçeyi konuşacağız?” sorusunu soran Türeli, Esenyurt Belediye Başkanı'nın tutuklanması ve kayyum atanmasının antidemokratik bir uygulama olduğunu vurguladı, "Belediye başkanları, seçilmiş kişilerdir; dolayısıyla onların görevden alınması milli iradenin gaspı anlamına gelir" dedi.
'SON DERECE YANLIŞTIR'
Türeli, iktidara seslenerek, kayyum uygulamalarından vazgeçilmesi gerektiğini belirtti. "Esenyurt Belediye Başkanımızın görevden alınması ve kayyum atanması son derece yanlıştır. Bu tür uygulamalar demokrasinin ne kadar gerilediğinin en somut göstergesidir" diye ekledi.
BÜTÇE GÖRÜŞMELERİNDE DEMOKRATİK YETERSİZLİK
31 Ekim’deki bütçe görüşmelerine katılmamalarının gerekçesini de açıklayan Türeli, Esenyurt’ta yapılan bir mitinge katılmak için TBMM’deki görüşmelere katılmadıklarını ifade etti. Türeli, şu ifadeleri kullandı: "31 Ekim Perşembe günü Esenyurt Belediye Başkanımızın tutuklanması ve belediyeye kayyum atanması nedeniyle İstanbul'da bir mitingimiz vardı; bu yüzden TBMM'de yapılan bütçe görüşmelerine katılamadık. Tabii, parlamentoların varlık nedeni olan bütçe hakkının kullanıldığı ve üstüne üstlük TBMM bütçesinin, Sayıştay bütçesinin konuşulduğu bir ortamda hem TBMM Başkanlığının hem Plan ve Bütçe Başkanlığının hiçbir şey olmamış gibi toplantıya devam etmesi demokrasi açısından son derece üzücüdür. Eğer bu toplantıya katılmış olsaydık, demokrasi tartışması ve bu çerçevede kanun devleti, hukuk devleti ayrımı üzerine konuşacaktık. Bütün dünyada diktatörlükle yönetilen ülkelerde de kanunlar var. Kanunların olmuş olması o ülkenin hukuk devleti olduğu anlamına gelmiyor. Belediye başkanının görevden alındığında belediye Meclisinin toplanıp belediye başkanı yerine belediye başkan vekilini seçmesi gerekirken kayyum atanması son derece antidemokratik bir uygulamadır; burada millî iradenin gaspı söz konusudur. Bu aynı zamanda seçme ve seçilme hakkına müdahaledir ve o ülke açısından, demokrasi açısından ciddi bir temsiliyet krizini ortaya koymaktadır.”