Korona virüs nedeniyle dünyanın birçok yerinde hayat durdu, insanlar evlerine kapandı, kentler hayalet şehirlere dönüştü. Peki, kriz ne zaman bitecek ve insanlar ne zaman normal yaşamlarına dönecek?...
Korona virüs nedeniyle dünyanın birçok yerinde hayat durdu, insanlar evlerine kapandı, kentler hayalet şehirlere dönüştü. Peki, kriz ne zaman bitecek ve insanlar ne zaman normal yaşamlarına dönecek?
Fakat önümüzdeki üç ay içinde vaka sayısı düşmeye başlasa bile bu, krizin bittiği anlamına gelmeyecek. Korona virüsün yol açtığı dalganın dinmesi belki de yıllar alacak.
Hayatın birçok alanına getirilen sınırlamalar, uzun vadede sürdürülebilir değil. Bunun sosyal ve ekonomik faturası çok ağır olacak.
Hiçbir ülkenin çıkış stratejisi yok. Evet kocaman ekonomik paketler açıkladılar, vatandaşlarının ekonomik olarak sıkıntıda olmayacağının garantisini verdiler ama yinede tüm dünya diken üstünde.
Tüm ülkelerin bir çıkış stratejisine ihtiyacı var ve hayatın normale döndürülmesi gerekiyor. Ama korona virüs yok olmayacak. Virüsü engellemeye yönelik sınırlamalar kalktığı zaman kaçınılmaz olarak vaka sayısı artacak. En azından ben böyle düşünüyorum.
İnsanlık büyük bir bilimsel ve toplumsal sınavla karşı karşıya. Krizden çıkışın üç ana yolu var: Aşı, virüse karşı belirli sayıda insanın bağışıklık kazanması ve toplumun davranışlarının daimi olarak değişmesi. Bu yolların her biri, virüsün yayılma hızını sınırlayacak.
Aşı, virüse maruz kalan insanlara bağışıklık kazandırarak, hasta olmalarını engelleyecek. Nüfusun yüzde 60'ının hastalığa karşı bağışıklık kazanması halinde salgın riskinin ortadan kalkacağı düşünülüyor. Buna 'sürü bağışıklığı' deniyor. ABD'de insanlar üzerindeki ilk aşı geçen haftalarda denendi. Süreci hızlandırmak için denemelerin, önce hayvanlar üzerinde yapılması kuralı atlandı.
Aşı geliştirme araştırmaları görülmedik bir hızda ilerliyor. Ama bu araştırmaların başarılı olacağının ve küresel çapta bir aşılama sürecinin başlayacağının garantisi yok. En iyi tahminlere göre her şey yolunda giderse, korona virüs aşısı 12-18 ay içinde piyasaya sürülebilecek. Barış döneminde görülmedik derecede sosyal sınırlamalarla karşı karşıya olduğumuz göz önüne alınınca bu çok uzun bir süre.
Bazı uzmanlar ise "Aşıyı beklemek bir strateji değil" diyor. Türkiye'nin kısa vadeli stratejisi, vaka sayısını mümkün olduğu kadar düşük tutarak hastanelerin üzerindeki baskıyı azaltmak. Zira yoğun bakımdaki yatak kapasitesinin aşılması ölümlerin artması anlamına gelecek.
Bazı uzmanlar ise toplumun yüzde 80'ninin bağışıklık kazanacağını söylüyor. Ama bu bağışıklığın uzun ömürlü olup olmayacağı da ayrı bir sorun. Grip benzeri belirtilerin görüldüğü diğer korona virüslerde bağışıklık çok düşük seviyede ve insanlar bu hastalıklara yaşamları boyunca defalarca yakalanabiliyor.
Üçüncü yol ise, hastalığın bulaşma seviyesini düşük tutmak için davranışlarımızın daimi olarak değiştirilmesi. Bu, herhangi bir salgını önlemek için şimdi uygulanan bazı önlemlerin sürdürülmesini ya da testlerin yaygınlaştırılmasını ve hastaların tecrit edilmesini gerektirecek.
Uzun vadede, şüphesiz aşı, bir çıkış yolu. Hepimiz bunun bir an önce geliştirilmesini umuyoruz. Küresel olarak bilim, çözümler üretecektir. Ama bizlerde üzerimize düşeni lütfen yapalım ve evde kalalım. Bunu hem kendimiz hem de sevdiklerimiz için yapalım. Hastalığın yayılma hızını ancak biz azaltabiliriz. Bunun başka bir alternatifi yok ne yazık ki.