EGE TELGRAF- İzmir’e 15 yıl yaptığı hizmetle adından sadece kentte değil tüm Türkiye’de söz ettiren, kırsaldan kente pek çok projede imzası bulunan ve siyaset dünyasında da önemli yer edinen İzmir 33. Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, Ege Telgraf TV’nin ‘Geçmişin İzleri’ programına konuk oldu. Ege Telgraf Genel Yayın Yönetmeni Aylin Suphandağlı, gazeteci Cihad Taysi ve program yapımcısı Erhan Ayhan Önel’in hazırlayıp sunduğu Geçmişin İzleri programında çok konuşulacak açıklamalarda bulunan Kocaoğlu, kent gündemindekileri değerlendirdi.
“İstanbul, Ankara, İzmir yerel yönetimler açısından en üst nokta. Ben de 15 sene İzmirli hemşerilerimin desteği ile çalışmalarımı sürdürdüm” sözleriyle açıklamalarına başlayan Kocaoğlu, döneminde çokça konuşulan altyapı ve raylı sistem projeleri hakkında açıklamalarda bulundu. “Büyükşehirlerde insanlar şantiyede doğar, şantiyede yaşar, şantiyede ölür” diyerek yaşanan süreci anlatan Aziz Kocaoğlu, “Elektrikte, suda, kanalizasyonda bir problem olur kazılır. Yani şantiye bitmez. Şantiye içinde de insanlar ‘Yine belediye kazı mı yaptı’ diyerek konuşur. Çünkü insanlar günlük rahatlarına bakar ancak geleceğin konforunu hazırlamak için bu yatırımların yapılması gerekir. Yapıldıktan sonra eğer projenin fizibilitesine bakılmış, öncelik sıralamasına konulmuş ve ihtiyacı karşılıyorsa yani aklın ve bilimin önderliğinde projeler yapıldıysa zaten yapılır yapılmaz sonucunu verir. Millet de o konfora erdiyse bakar ve ‘İyi ki yapılmış’ der. Her zaman ilk yapılma dönemlerinde serzeniş olur. Tramvay ve metro projelerinde de öyle. Amaç kent trafiğini rahatlatmaktı. 90 dakika tek bilet projesinin amacı merkeze otobüs sokmamaktı. Büyük kentlerde hele hele İzmir gibi kadim kentlerde araç yolu yapmanız hem çok maliyetli hem de zor. Raylı sistemi geliştirerek araç trafiğinden sakınmanız lazım. Biz de dönemimizde bunların ilk adımlarını attık” dedi.
‘BEN REKLAM BİLMİYORUM’
Görev süresince yerine getirdikleri hizmetleri olabildiğinde sade şekilde yapmaya çalıştıklarının altının çizilmesi üzerine Kocaoğlu, “Yaşayan zaten görüyor. Siz reklamınızı yaparak değil, iş yapıp vatandaşın hayatını kolaylaştırarak iz bırakabilirsiniz. Ben reklam bilmiyorum. Bir köye gittim, meydanda oturan 80 yaşındaki adam da yeni gelen de beni tanıyor. Çünkü ben oraya gitmişim, oraya hizmet götürmüşüm, iz bırakmışım. Belediye başkanlığını bırakalı 6 sene olmuş, beni hala anımsıyor. Bunu reklamla yapmanız mümkün değil. İşte, panolara falan para harcayayım…” dedi.
‘BENİM MAYAMDA ÇİFTÇİLİK VAR’
Başkanlığı döneminde kırsala yaptıkları hizmetlerle dikkati çeken Kocaoğlu, o çalışmaları şu sözlerle anlattı: “Kırsal hizmet almamıştı. Bir de benim de mayamda çiftçilik var. Hizmet almamışlardı, daha mağdur. Alsancak’taki kaldırım 3-5 sene beklese ne yapacak. Öteki tarafta adamın arazisine giden yolunu, arıtmasını yapıyorsunuz, daha önemli. Bayındır’da bir etkinlik yaptık, sanıyorum Çiçekçilik Kooperatifi ile ilgiliydi. Yanımıza birileri geldi, ‘Başkanım sen benim anneme ne yaptın’ dedi. Şaşırdım, ‘Hiçbir şey yapmadım’ dedim. Onlar da “Annemiz ‘Aziz Kocaoğlu’na oy vermezseniz sütümü helal etmem’ diyor” dedi. Neden? Çünkü hizmet etmişim. Belki beni hiç görmedi ama önemli değil, her şey o hizmetle ilgili… Örneğin, Çiçekçilik Kooperatifi kurulmadan önce Bayındır’da birçok şey daha özensizdi, kooperatifle birlikte daha da güzelleşti. Önemli olan üretime destek olmak, kalkınmaya destek olmak. Bunu yaparken de gelir adaletine katkıda bulunmak. Belediye bunu imkanları doğrultusunda yapar, esas gelir adaletini sağlayacak olan merkezi hükümettir.”
‘BİRİ DİL UZATIRSA BENİ KİMSE TUTAMAZ’
Döneminde yerel yönetimler ve iktidar ilişkileri üzerine de konuşan Kocaoğlu, “İktidar partisinin belediye başkanı olsam bu kadar başarılı olmazdım. O zaman iktidara sırtını dayayacak, düşünmeyecek, üretmeyecek, finans yapını sağlamlaştırmayacaksın. Hiç kimse kimseye para vermez; sanıyor musunuz ki AK Partili belediyelere para verdiler? Bir şey yaptılar, borçlandı, üzerine gitmediler. Fakat biz kendi kendimize tırnaklarımızla başarmak zorundaydık. Daha çok aradık, daha çok çare bulduk. Yoktan var etmeye çalıştık. Hükümetle olan ilişkilerimizde de bazıları oldu, bazıları olmadı, geldi ve geçti. Ancak bunu hiçbir zaman siyasete malzeme yapmadık, gerek de yoktu zaten. Ben onu sevmiyorum. İnsan kırmak iki saniye, insan kazanmak bir ömür. Ciddi münasebetle, araya mesafeyi koruyarak, saygıda kusur etmeden ama sana da bir şey yapılırsa haddini bildirerek… İktidar elime vurup ekmeğimi alacak, öyle bir şey yok. Yaşamım boyunca polemiklere girmem, hakkımı da korurum. Hele hele izzet-i nefsime birisi dil uzatırsa beni kimse tutamaz” dedi.
‘BASINDAN İZLİYORUM’
Son günlerde kentte çeşitli tartışmalara neden olan ve ulusal gündeme de taşınan Körfez ve arıtma sistemi tartışmaları hakkında da görüşlerinin sorulması üzerine Kocaoğlu, “Ne oldu ne bitti bilmiyorum. Ben görevi bıraktıktan sonra hiçbir belediye bürokratını arayıp da bilgi almadım. Sadece basından izlediğim kadarıyla… Biz, dördüncü faz arıtmanın ihalesine çıktık, devam ediyordu. Merkezi hükümet ‘İsteyen tazminatsız ihale feshedebilir’ dedi, ihaleyi alan şirket de feshetti. Bir belediyenin büyük ihale yapması çok zor. Mevzuat karışık… Bunu enflasyona dayandırdılar. Yurtdışından gelen malzemeler varsa onların da zararını giderecek şekilde bir baz koyardın, bu sorun aşılabilirdi. Proje yarım kalmazdı ve bugün dördüncü faz çalışır dururdu. Ancak olmadı. Tünel ve viyadüklerle ilgili süreç de bu nedenle uzadı. Belediyenin ihale yapması çok zor, bir de kararnamelerle sekteye uğratılınca iyice elin kolun bağlı oluyor. Biz o dönem çamur çürütme ve kurutma tesisi yaptık. Körfez kirlendikten sonra öğreniyorum ki bunları çalıştırmamışlar. Arıtmanın nasıl çalıştığını bilemiyoruz ama çalışsaydı Körfez böyle olmaz kardeşim. Yağmurlu günlerde kaçak olur, onlar devede kulaktır. Burada sıkıntı şu: Dördüncü faz bitecek, Gümrük Pompa İstasyonu ile Güzelyalı arasında bir hat yapılacak. Bunlar yapılmayacak işler değil ama önemli olan doğru dürüst çalıştırmak” dedi.
YOL HARİTASINI ANLATTI
“Körfez ile ilgili Bakan yardımcısı geldi, toplantı yaptılar, havanda su dövdüler, bir şey yok” diyerek devam eden Kocaoğlu, şunları aktardı: “15 madde belirlediler, hiçbiri bir madde yapmıyor. Sonuç belli… Şimdi ‘ÇED raporu alınacak’ diyorlar. Nereye ÇED raporu alıyorsun? Benim dönemimde Binali Yıldırım’ı ikna etmemle beraber Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları (TCDDY) ile birlikte ÇED raporu ihalesine çıkıp parasını da verdik. Körfezin bütün bilinilirliği, çamuru ve yüzeyi ile ilgili Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri Fakültesi’ni 3-4 sene çalıştırdık. ‘Ben şunu yapacağım’ demekle olmuyor. Körfez ÇED raporunu aldık, uygulama projesi bana yetişmedi, benden üç ay sonra teslim oldu. Orada yapılacak iş, yol haritası belli. Biz sirkülasyon kanalını yapacağız, TCDDY navigasyon kanalını yapacak, bunun için de bir ada yapılacak. Bu malzemeler adaya taşınacak. Şartımız da şu: Bu ada da doğal yaşam adası olacak. Bunların hepsi belli, İZSU’da var bunlar. Neyin ÇED raporunu alacaksın, çift dikiş mi yapacaksın? Hepsi var! Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı TCDDY’e ‘Bu liman sığlaştı. Sen navigasyon kanalının ihalesine çık. Belediye de sirkülasyon kanalı ihalesine çıksın’ diyecek. Ben görevde kalsaydım, bu uygulama projesi geldikten sonra ihaleye çıkmayacaktım. Çünkü bir de tüp geçit belası var, Körfez ile ilgili yaptığın tüm çalışmayı olumsuz etkiliyor. Şantiye imkanlarıyla, atla deve değil bu işler. Pompayı, güçlü bir deniz motoru almıştık; bir yüzer kepçe iki tane de mavna alacaktık. Şantiye imkanlarıyla bunu yapacaksın. Sirkülasyon dediğin öyle bir şey ki… Sirkülasyon kanalını iki metre derinleştirsen yol bulacak ve akacak. Baltık Denizi’nde 365 gün deniz tabanı taranıyor; biz de oraları gidip gezdik, neleri alacağımızı araştırdık. Bunları kafadan uydurmadık. Yol haritası belli, kimin ne yapacağı belli. Ben olsaydım üzerime düşen sirkülasyon kanalına şantiye imkanlarıyla başlarım. Top yuvarlarsan böyle olur. Bir yerde bir şey, bir tıkanıklık var, ben de onu anlamıyorum.”
‘DİĞER BAŞKANLARDAN FARKIM…’
Son olarak, “Bu yaşa gelince sorulmadan söylenen sözün haysiyet olmadığını bileceksin” vurgusu yapan Kocaoğlu, siyaset özelinde de açıklamalarda bulundu. Belediye başkanlığı bitse de seçimlerde partisinin yanında çalıştığının hatırlatılması üzerine Kocaoğlu, “2019’da da çalıştım, genel seçimde de çalıştım. CHP sayesinde ve İzmirli’nin desteği ile 15 sene belediye başkanlığı yaptım. Benim hem partime hem de İzmirli’ye borcum var. Başından sonuna parti içinde değişimden yanaydım. Özgür Özel öne çıkmıştı, o kazandı, iyi de oldu. Başından beri rahmetli Deniz Baykal’dan bu yana ‘Bu partinin mutfağı yok, bu parti proje üretmedi’ dedim ve hala da diyorum. Umuyorum üretirler, gönlüm öyle istiyor çünkü. Umuyorum ‘Dedim-dedi’ siyaseti bırakılır. Cumhurbaşkanı her gün bir saat konuşuyor, televizyonlar onu canlı yayında veriyor. Başkasının yanlışını söylemek bir cümle, doğrusu ne? ‘Ben şunu yapmam’ diyorsun, tamam ama çözümün ne? Finans, proje… Ben hiçbir zaman ‘Size şunu vereceğim’ demedim, ‘Benden ne istiyorsunuz?’ dedim. Sonra da taleplere göre stratejik planlar yaptım. Benim yaptığım belediye başkanlığının diğer başkanlardan farkı, belediye imkanlarını ve projeleri hayata geçirirken kentin kalkınmasına ve kentlinin lokmasının büyümesine ne katkısı var sorusuyla başlamam ve ona cevap aramamdır. Ne lazımsa o” diye konuştu.