Geçen hafta Alanya tatilini sonlandırarak İzmir’e döndüm. Alanya’dan İzmir’e yaptığım uzun otobüs seyahatim boyunca (yaklaşık 10 saat kadar) kaptan şoförlerin sürekli aynı tarz müzikleri dinliyor olma...
Geçen hafta Alanya tatilini sonlandırarak İzmir’e döndüm. Alanya’dan İzmir’e yaptığım uzun otobüs seyahatim boyunca (yaklaşık 10 saat kadar) kaptan şoförlerin sürekli aynı tarz müzikleri dinliyor olması dikkatimi çekti. Aslında bu durumdan kulaklığım sayesinde pek de rahatsız olmadım.
İzmir’e indikten sonra bindiğim şehir içi dolmuşunda ön sıralarda oturunca yine aynı tarz müziklerle karşılaştım. Kadere öfkeli, hayata sitemli, mutsuz, umutsuz, sevgiliye kızgın, dostlara kırgın, yaşamdan bezgin, ölümle hasretle bezenmiş, acıyla gözyaşıyla yoğrulmuş sözlerin yer aldığı şarkılar…
Doğduğumuz andan itibaren sürekli hayatımızın bir parçası olan şarkılar. Radyo dinlerken, televizyon izlerken, bir kafede otururken, bir parkta ya da sokakta yürürken hep duyduğumuz şarkılar…
Aşık Veysel: “Dost dost diye nicelerine sarıldım / Benim sadık yârim kara topraktır / Beyhude dolandım boşa yoruldum /Benim sadık yârim kara topraktır”
Edip Akbayram: “Hasretinle yandı gönlüm / Yandı yandı söndü gönlüm / Evvel yükseklerden uçtu / Düze indi şimdi gönlüm”
Sezen Aksu: “Ben sana ne ettim yollarımı çıkmaza bağladın / Üç gün mutlu olduysam üç ömürlük ağladım / Yalnız geldik yalnız gidiyoruz anladım / Tokadını yiye yiye gerçeğe aydım ya”
Emrah: “Yıllar yılı dert yolunda / Ne ilk ne de sonuncuyum / Kahrediyor hayat beni / Ben acıların çocuğuyum”
İbrahim Tatlıses: “Çaresiz kalmışım, gözlerim şaşkın / Çile rüzgarında savrulmuşum ben / Dertler derya olmuş ben de bir sandal / Devrilip batmışım boğulmuşum ben”
Orhan Gencebay: “Batsın bu dünya, bitsin bu rüya / Ağlatıp da gülene, yazıklar olsun / Dolmamış çileler, yaşanmamış dertler / Hasret çeken gönül, benim mi olsun”
Ferdi Tayfur: “Bilsen uzaklarda kimler ağlıyor / Gelemem sevdiğim felek koymuyor / Gurbet eller bana bir mesken oldu / Gelemem sevdiğim kader bağlıyor / Huzurum kalmadı fani dünyada”
Bunlar ilk anda aklıma gelenler… Türk Sanat Müziği’nden türkülere, pop müzikten arabeske kadar bunun gibi daha nice acıklı, içli şarkılar bizim müzik kültürümüzün çoğunluğunu oluşturuyor.
İnsan her gün sabahtan akşama bu acıklı şarkıları dinlerse mutlu olabilir mi? Hiç sanmam.
Ekonomik, sosyal ve kültürel pek çok sorun olan Türkiye’de bizler mutsuz ve umutsuz olmayı daha çocukluğumuzda öğrenmeye başlıyoruz. Bize küçük yaşlardan itibaren çaresizlik öğretiliyor.
Şenay’dan dinlediğimiz
“Bak kardeşim / Elini ver bana / Gel kardeşim / Neşe getirdim sana / Al kardeşim / Ye, iç, gül, oyna” gibi umut dolu, sevgi dolu şarkılar ne kadar az değil mi müzik kültürümüzde.
Yazımı
“Sanat Güneşimiz” Zeki Müren’in seslendirdiği
Avni Anıl’ın bestelediği bir şarkıyla tamamlamak istiyorum…
“
Öyle dudak büküp hor gözle bakma / Bırak küçük dağlar yerinde dursun / Çoktan unuturdum ben seni çoktan / Ah bu şarkıların gözü kör olsun”
Sağlıcakla kalın…