Nihat AK/EGE TELGRAF-Doğal ve tarihi güzellikleri, turizme uygun iklim koşulları, yeterli konaklama ve ulaşım altyapısı ile İzmir, turizm potansiyeli en fazla olan şehirlerimizden biri. Buna rağmen, kentin turizm pastasından potansiyeli kadar pay alamaması hayli önemli bir sorun. Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) İzmir Bölge Temsil Kurulu Başkanı Kıvanç Meriç, turizmde her daim kısa çöpü çeken kent olmamak için neler yapılması gerektiğini Ege Telgraf Gazetesi’ne değerlendirdi.

DÖNGÜDEN ÇIKILMALI”

FED’in faiz kararı ile Türkiye’de güneş açtı FED’in faiz kararı ile Türkiye’de güneş açtı

Turizmde her zaman kısa çöpü çeken kent olmanın sektör çalışanlarını da yorduğunu dile getiren TÜRSAB İzmir Bölge Temsil Kurulu Başkanı Meriç, “İzmir, dünyaca ünlü Efes ve Bergama antik kentlerinin yakın çevrede bulunduğu, son dönemlere kadar çeşitli milliyetlerin bir arada yaşadığı, tarih boyunca ticaretin geliştiği ve dolayısıyla dış ülkelerle bağlantıları sık bir kent olması nedeniyle, ülkemizde turizmin ilk başladığı yerlerden biri olmuştur. Biz turizmin ilk başladığı kent olmamızla övünüyoruz ama turizm pastasından aldığımız pay, potansiyelimizle doğru orantılı değil. Turizmde her zaman kısa çöpü çeken kent olmaktan hoşnut değiliz. Önce Antalya, Muğla veya Bodrum’daki oteller dolacak, geriye kalanlar İzmir’deki konaklama tesislerini dolduracak. Bu işleyişin kırılması lazım. Hep aynı hataları yaparak bu işin içinden çıkabilmemiz mümkün değil. İzmir’i, bu döngüden çıkaracak hamleler yapılmalı. Bu gidişat devam ettiği sürece kısa çöp hep bize çıkar” dedi.

REKABETE GEREK YOK’

Turizmde İzmir’in rekabet gücünün iyi belirlenmesi gerektiğini belirten Başkan Kıvanç, “Antalya’da mas olarak adlandırdığımız kitle turizmi yapılıyor. Daha çok Ruslar’ın içinde bulunduğu, acentaların yönlendirmeleri ile seyahat eden kişilerin içinde yer aldığı kişilere göre, esas olan deniz, kum ve plajdır. Mas turizmine girerek Antalya ile rekabete gerek yok. İstanbul her zaman kent turizminde dünyanın en önemli noktalarından biri olmuştur. Kent turizmi alanında İzmir, İstanbul ile rekabete çıkmamalıdır. İzmir önceliklerini belirleyip turizmde farkını ortaya koymalıdır. Daha butik işler yapılmalı. Dünyanın en güzel sahillerinde konaklama ve tarihi alanlara kolay ulaşımla İzmir ön plana çıkarılabilir. Biz kent olarak 5-10 milyon değil, 2-3 milyon ama kişisel getirisi bin 500 dolar olan turistlere yönelmeliyiz. Deniz ve kıyı turizmi, inanç turizmi, kültür tarih turizmi, gastronomi turizmi ve sağlık turizmi potansiyellerimiz çok yüksek” ifadelerini kullandı.

DOĞRU TANITIMLA…’

Uluslararası düzeyde İzmir’in doğru tanıtılması gerektiğine dikkati çeken Meriç, “Yıllardır merkezi yönetim mi, yoksa yerel yönetim mi İzmir’i tanıtsın?” sorusuna cevap aranması yanlış. İzmir’in doğru tanıtımını seyahat acentaları yapabilir. Biz yaparız. Yereli de merkezi de bize destek vermelidir. Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı, ülkenin turizminin tanıtılması ve geliştirilmesinden sorumlu bir devlet kurumudur. Turizmde İzmir markasının doğru tanıtımı yönündeki taleplerimizin karşılanmaması canımızı yakıyor. Nihayetinde o kurum bizden alınan paylarla bu tanıtım faaliyetini yürütüyor. Biz de İzmir Büyükşehir Belediyesi ve İzmir Ticaret Odası desteğiyle İzmir Vakfı olarak turizm fuarlarına katılıyoruz. Kentimizi tanıtacak 5 seyahat acentamızı fuarlara götürüyoruz” şeklinde konuştu.

TÜM PAZARA YAYILMALI’

İzmir’in geniş kapsamda pazarlanması gerektiğini belirten Başkan Meriç, “Incoming; yani yurt dışından yurt içine turizm harekteliliği sağlayan acentaların sayısı artırılmalı. İzmir’de 700 kadar seyahat acentamız var. Bunların yüzde 95’i yurt içi çalışıyor. Yüzde 95’in de yüzde 90’ı İzmir’deki 4 buçuk milyon insana kent içi, yakın yerler ve Antalya gibi yerlerde seyahat programlamaktadır. Gerek incoming anlamında gerekse Türkiye genelinde acentalarımız İzmir tatil proramlarını tanıtır ve satarsa büyük kazanım elde ederiz. Kruvaziyer turizmi İzmir’de artırılmalıdır. Biz bu noktada aslında bir günlük gelirin peşinde değiliz. Bu yol ile tanıştığımız turistin gelecekte kentimize yeni ziyaretler gerçekleştirmesi fırsatını iyi değerlendirmek istiyoruz. Direkt kentimizin ortasına turistlerin giriş yapabileceği bir limanımız var. Devlet Demir Yolları’na ait bir limanımız var. Sıkıntılar orada başlıyor. Önceki dönem İzmir Valisi’nin gayretleriyle depreme dayanaksız bir bina yıkılabildi. Bu küçük bir çözüm. Kalıcı çözüm için özelleştirilmeli veya özelleştirilmiş mantığıyla ilerlenmelidir. Zaten Türkiye’de özelleşmeyen iki liman kaldı, onlardan biri de Alsancak Limanı” ifadelerini kullandı.

Kaynak: EGE TELGRAF