Liyakatin olmadığı yerde böyle bir sorunun sorulması bile abesle iştigal.
Son yıllarda siyasetin kamu kumlarına çok fazla müdahil olmasıyla birlikte pek çok kamu kurumumuzda yöneticiler yönetmekten çok, siyasiler tarafından yönetiliyor. Yönetilen yöneticiler ise arkalarında gördükleri siyasi güçle birlikte kendilerini kamu kurumlarının sahibi, kamu kurumlarını özel işletmeleri gibi görüyorlar.
Birkaç gün önce bir ilçe hastanemizde hastane yöneticileriyle yaptığımız görüşmede idareci arkadaşa diyoruz ki? Personeller arasında ayrım yapamazsın. Çalışanlar arasında adaletli olmak zorundasın. Sözlerimize karşılık, idareci arkadaş diyor ki, benim hiç mi inisiyatifim olmayacak mı? Elbette çalışanlar arasında adaletsizlik yapıyorsan idareci olarak senin hiçbir inisiyatifin olmayacak. Olamaz. O kamu kurumları hiçbir idarecinin özel işletmeleri değil. Bir başhekimin önceliği o hastaneyi idare etmek, hastaneye gelen vatandaşları en iyi şekilde hizmet sunmaktır. Kendi özel işleriyle uğraşmak değil. Yaptığın tüm iş ve işlemlerde ilgili kanunlara uygun olmak zorunda.
Tabi liyakatsizlik sadece işini yapmamakla bitmiyor. Bir de çalışan personeline hakaret edenler de bol miktarda var. Şimdilik kurum ve şahıs isimleri yok. Ancak yaşanan olayda; İzmir’de bir devlet hastanesinde Başhekim muavininden, sorumlu hemşireye ve sağlık çalışanlarına “geri zekalı” “hasta gelsin sizin ağzınıza yapsın” hakareti akıl alır gibi değil.
Hastaneye hasta olarak gelen, ilçe milli eğitim müdürünü, başhekim muavini ilgili servise yönlendiriyor. Servis görevlisi sağlık çalışanı arkadaşlarımız ilgili mevzuat gereği servise gelen müdürden kimlik istiyorlar. Kimliğinin yanında olmadığını ve başhekim muavinin kendisini servise yönlendirdiğini söyleyen müdür, işini yapan, mevzuat gereği kimliksiz hasta kaydını yapmamaları konusunda defalarca uyarılmış olan sağlık çalışanlarımıza hitaben “Burada bir daha çalışamayacaksınız. Ben sizin amirinizin amiriyim. Ben sizin nasıl geldiğinizi biliyorum. Araştıracağım. Siz cahilsiniz.” “Bizi başhekim muavini… Gönderdi siz kim oluyorsunuz?” “Ara… Bu küstah ve ukalaları başka yerde çalıştırsın” diyerek sağlık çalışanlarımızı kimliksiz hasta kaydını yapmaları için zorluyor. “O zaman sizin bizi daha iyi anlamanız gerekiyor” diye cevap veren sağlık çalışanımıza parmak sallayarak “Sizin gibi cahiller yüzünden bu sorunları yaşıyoruz” diyerek hakaret ediyor. Sonrada elindeki kalemi sağlık çalışanlarına fırlatarak servisten ayrılıyor.
Buraya kadar olanlar sağlık çalışanlarımızın çoğu zaman yaşadığı olaylar. Acı ve üzücü olan taraf sağlık çalışanlarımızı koruması gereken, moral vermesi gereken başhekim muavininin bir hemşireye ve sağlık çalışanlarımıza “geri zekalı” diyerek hakaret etmesi. Yaşanan olayın üzerine, başhekim muavini odasına giden sağlık çalışanlarımıza hitaben “Hastayı ben gönderdim siz benim gönderdiğim hastayı nasıl kabul etmezsiniz? Bu hasta dışarıdan bir hasta değil benim hastam” ve konuşma süresince sorumlu hemşire arkadaşımıza hitaben “Geri zekalı…’nın haberi yok mu? Randevuyu kendisi vermedi mi?” “…. O sinirle az bile yapmış. Ben olsam daha kötüsünü yapardım. Aranıyorsunuz. Siz bekliyorsunuz ki, hasta gelsin sizin ağzınıza yapsın” dediği ve sorumlu hekimi arayan başhekim muavinin hemşireler ve hasta kayıt personellerine hitaben “o geri zekalılar ne yaptığının farkında mı? Ne yaptığını zannediyorlar? Beyaz kod vermemişlerdir umarım. Verdilerse ben dağıtırım orayı. O iki geri zekalıyı da odama istiyorum. … Geri zekalısı da ayrı bir olay” şeklinde çok ağır hakaretler ettiği, ilgili servis sorumlusu şefin sağlık çalışanları adına başhekim yardımcısından özür dilemesi ve sağlık çalışanlarına aday memursunuz tutanak tutarsanız sözleşmeniz fesih olur şeklindeki ifadeleri kabul edilemez.
Yaşanan olayla ilgili hastane başhekimi ve İl Sağlık Müdürlüğü yetkililerimizin konuya duyarlılıklarından dolayı teşekkür ederiz. Doğruyu yapan memurlara hakaret kimsenin haddi değildir.