Nihat AK/EGE TELGRAF- Üreticilerin maliyetlerinin altında ürün satmak zorunda kalması, tarımın sürdürülebilirliğini tehdit ediyor. Büyük market zincirlerinin çiftçiler üzerindeki fiyat baskısı ve iklim değişikliklerinin hasat dönemlerini olumsuz etkilemesi de üreticileri zor durumda bırakıyor. Tarım politikalarının gözden geçirilmesini isteyen uzmanlar, üreticilerin korunması için adil piyasa koşullarının oluşturulması gerektiği vurgulanıyor.

‘YANGIN YERİ’

Tarlaların yangın yerine döndüğünü vurgulayan TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi önceki dönem başkanlarından Dr. Tevfik Türk, “Geçtiğimiz yıl ihracat yasağı getirilen ürünlerden biri olan domates salçası, yasağın kalkmasına rağmen pazarlarını kaybeden sanayici domates alımlarını düşük fiyattan yapıyor. Tarlada domatesin fiyatı salça fabrikalarıyla 3,5 TL sözleşme imzalamasına rağmen 1,7 TL’den alınmaya çalışılıyor. Tarlada domates toplayan mevsimlik tarım işçilerinin günlük yevmiyesi ortalama bin lira. Bir işçinin sadece yevmiyesini çıkarabilmesi için 588 kilogram domates toplaması gerekir. Domates gibi temel tarım ürünlerinin fiyatlarının aşırı şekilde düşmesi, üreticileri ciddi ekonomik zorluklarla karşı karşıya bırakıyor. Çiftçinin maliyetlerinin altında ürün satmak zorunda kalması, tarımımızı sürdürülebilir olmaktan çıkarıyor. Ortalık yangın yerine dönmüş durumda” dedi. 

‘PLANLI ÜRETİM’

Plansız tarım politikalarının üreticiyi de tüketiciyi de mağdur ettiğini vurgulayan Dr. Türk, “Modern bir çağda yaşadığımızla övünüyoruz ama hala planlı tarım yapmıyoruz. Bir taraftan üreticiden mevsiminde kilogramı 5 liradan alınan limon 100 liradan tüketiciye sunuluyor. Domates çiftçiden maliyetinin altında alınmaya çalışılıyor. Planlı tarımın eksikliğini yaşayarak görüyoruz. Arz-talep dengesizliklerine yol açan plansızlık, fiyatların dalgalanmasına da neden oluyor. Tarım ürünlerinin hak ettiği değeri bulamaması, hem üreticilerin hem de tarım sektörünün geleceğini tehdit ediyor. Üreticilerin emeğinin karşılığını alabilmesi için adil piyasa koşullarının oluşturulması gerekiyor. Tarım politikalarını gözden geçirerek, üreticileri koruyacak önlemler alınmalıdır. Ayrıca, kooperatifleşme ve toplu pazarlama gibi çözümlerle üreticilerin pazarlık gücünün artırılması büyük önem taşıyor” diye konuştu. 

‘ÇİFTÇİ DÜŞMANI MI?

Tarım ürünlerindeki fiyat belirlemelerindeki çarpıklığa dikkati çeken Kırkağaç Ziraat Odası Başkanı Emin Özarı, “Tarım ürünlerimizin yüzde 30'u, 10 çiftçiden 3’ün malını  büyük zincir marketler alıyor. Bu ölçüdeki büyük bir alımla piyasa fiyatlarını da belirliyor. Marketçi tedarikçisine şu fiyattan şu ürünü istediğini söylüyor. Tedarikçi aradan kendi kazancısı çıkartıp çiftçiye de ‘şu ürünü şu fiyattan verceksin’ diyor.  Raftan tarlaya doğru bir fiyat politikası izleniyor. Bunun tarladan, çiftçiden, üretim maliyetinden rafa doğru gitmesi gerekiyor. Marketler çiftçiye orantısız güç kullanmış oluyor. Marketçilerin tekelci yaklaşımının kırılması gerekiyor. Bu marketlerin çiftçiyi zor durumda bırakan politikaları, üreticilerin ayakta kalmasını zorlaştırıyor. Marketlerin çiftçiye düşman değil dost olmasını arzu ediyoruz. Üreticinin hakkını koruyacak düzenlemeler yapılmalı. Bakanlık, her ürünün maliyetini hesaplayıp bir taban fiyat belirlemeli. Bu taban fiyatın altında satış yapılmamalı. Serbest ekonomi gerekçesiyle çiftçinin emeği hiçe sayılmamalı” dedi.  

Merkez Bankası'nın faiz kararı sonrası altın fiyatlarında düşme! Merkez Bankası'nın faiz kararı sonrası altın fiyatlarında düşme!

KRİZE GÖRE HASAT

Mevsimsel değişimin hasat dönemini değiştirdiğini belirten Başkan Özarı, “İklim krizi tarımsal değişimlere neden oldu. Eskiden nisan ayının 25’inden önce ekim yapılmazken, artık nisan başında ürün ekmeye başladık. Sıcak hava koşulları nedeniyle erken hasat yapılmaya başlandı. Domatesinden kavununa, darısından buğdayına kadar çok sayıda ürün değişen iklim nedeniyle erken olgunlaşıyor. Mevsimin başında ilk yetişen turfanda meyve ve sebze iyi para eder. Bir de geç yetişen ürünlerden para kazanılabilir. Ürünü çok olduğu dönemde satış fiyatları dip yapar. Mevsimsel değişim ve coğrafyamız üzerindeki yetişen ürünler üzerinde çalışma yaptık. Tescilli bir marka olan Kırkağaç Kavunu’na piyasada ürün olmadığı döneme yetişmesini sağlayacak planlama yaptık. Kavun ekim tarihimizi ileri bir tarihe aldık. Hasat dönemini de önceki yıllara göre biraz daha ötelemiş olduk. Çiftçimizin sürdürülebilir tarım yapmasını arzu ediyoruz. Ama bu yıla has bir sıkıntı var. Geçen yıl 13-15 lira arasında satılan kavun bu yıl 6-7 lira civarında. Bunun nedenini anlamakta güçlük çekiyoruz. İnsanların alım gücü mü düştü? Yoksa alıcılar mı piyasayı bu şekilde oluşturuyor? Bilemiyoruz” ifadelerini kullandı.

Kaynak: EGE TELGRAF