Memduh GÜNEY/EGE TELGRAF-Türkiye’de son 10 yılda artan suç oranları hemen hemen her gün bir insanın yaşam hakkının elinden alınmasıyla son buluyor. Olaylar sadece ölümle değil yaralanma, taciz gibi alanlarda gerçekleşirken birçok suçtan kaydı bulunan kişiler adli kontrol şartıyla serbest bırakılıyor. Bunun sonucunda da sık sık “çocuk ölümü ve istismarı”, “polis vurulması”, “kadın cinayeti” gibi birçok farklı olayla karşılaşıyoruz.

Yaşanan olayların birer hukuksuzluk örneği olduğunu söyleyen İzmir Barosu Başkanı Avukat Sefa Yılmaz, “Cezaların caydırıcı yönleriyle ilgili bir şeyler yapılmalı. Suçluların işlediği suçun karşılığı sokağa bırakılmak. Yani cezasızlık” dedi. Artan suç sayısıyla ilgili birçok faktörün etkili olduğunun altını çizen Yılmaz, “Ne kadar çok faktör olsa da en önemli hak olan yaşam hakkı sürekli ihlal ediliyor. Sürekli cinayetler işleniyor. Bugün sokakta vatandaş rahat yürüyemez, rahat nefes alamaz hale geldi. Her gün bir kadın cinayeti duyuyoruz. Bir yıl içerisinde yüzlerce kadın onlarca çocuk öldürüldü” ifadelerini kullandı.

Siddet

DOKUYLA OYNANDI”

Türkiye’nin dokusuyla oynandı” diyen Yılmaz, “Bu dokuyu düzeltmek için her şeyden önce hukukun bağımsız bir şekilde işlemesi gerek. Demokratik kurallara herkes tarafından uyulmalı. Ülkenin ekonomik yapısını düzeltmelisiniz. Bugün vatandaşın yönetime, idarecilere güveni olmalı, hukuka güveni artmalı” dedi.

Çok sayıda suç içlemiş birinin sokakta elini kolunu sallayarak gezebiliyor olmasıyla ilgili olarak Yılmaz, “Sadece rutin GBT kontrolleriyle yetinmememiz gerek. Bir gün bir sokakta kontrol, diğer gün diğer sokakta. Siz insanların kendilerini güvende hissettikleri alanlar oluşturmalısınız. Sadece polisiye tedbirler olmaz. Bu rutin kontroller Avrupa’da yapılmıyor. Üç arabadan biri çevriliyor, dördüncüsü çevrilmiyor. Belki de o çevrilmeyen araçta bir suçlu vardır. Bir de önümüzde 9. Yargı Paketi var. İnfaz Kanunu’nda değişiklik yapılacak. Bunlara dikkat etmemiz gerekiyor” ifadelerini kullandı.

OKUL KÜLTÜRÜ BOZULDU”

Suç oranlarının artmasında eğitimin işlevine dikkati çeken Eğitim-İş İzmir 1 Nolu Şube Başkanı Özgür Şen, “Eğitim bireylerin içinde yaşadıkları toplumsal düzene uyum sağlaması için önemli bir işleve sahiptir” dedi. “Okul kültürü bozulmuştur” diyen Şen, “Eğitim sadece öğretmenlerle sağlanmaz. Çocuklar okulu benimsemez sadece her gün gidip gelinen ve ders anlatılan bir yer olarak görürse çocuklarımızın suç haberlerini almaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

UZAKLAŞTIRMAMALIYIZ”

Şen, “Eğitime yeterince yatırım yapılmaması, öğretmenlerin itibarsızlaştırılması, okullarda öğretmenlere şiddetin artması, bozulan aile yapısı ve toplumsal yapı, çocukların okuldan uzaklaşıp yaşadığı mahalle ve sosyal medyada gördükleri öğrencilere gerekli disiplin yaptırımlarının uygulanmaması, artan ekonomik kriz nedeniyle MESEM gibi uygulamalarla çocuk yaşta okuldan uzaklaşmaları suç oranlarının artmasına neden olmaktadır” dedi.

KÖTÜ ÖRNEK OLDU”

19 yaşında 26 suç kaydı bulunan birinin sokaklarda geziyor olması hem toplum nezdinde hem de çocukların gözünde iyi bir örnek olmadı” diyen Şen, “Toplumun bütün paydaşlarıyla birlikte hukuk ve toplumsal olarak yeni çözümlere ihtiyaç var. Okul kültürü mutlaka sağlanmalı. Suça yatkınlığı olabilecek çocuklarımız için gerekli önlemler alınmalı ve çocuklarımız uzaklaştırılmamalıdır” dedi.

Amos Antik Kenti Tiyatrosu restore edilecek Amos Antik Kenti Tiyatrosu restore edilecek

POLİTİKALAR GELİŞTİRİLMELİ”

Son 10 yılda artan suç oranlarının temelinde sosyo-ekonomik ve kültürel nedenlerin olduğunu söyleyen aile terapisti Melek Aykaç, “Artan göç, yaşanan işsizlik, nüfusun belirli ilçelerde toplanması ve eğitim seviyesinin giderek düşmesi suç oranlarını artırıyor. Göçü engelleyen, işsizliği azaltan politikaların geliştirilmesi ve suçu önleyici sosyal politikaların geliştirilmesi şart” diye konuştu. “Sistematik olarak işlenen suçlara karşı duyarsızlaşmaya başlamış olmamız büyük bir tehlike” diyen Aykaç, “Televizyonun gündüz kuşağında bazı kanallarda yayınlanan programlarda işlenen suçların magazinleştirilmesi insanların duyarsızlaşmasına sebep oluyor” ifadelerini kullandı. Yaşanılan bu süreçte duyarlılığın korunmasının önemli olduğunun altını çizen Aykaç, “Toplumsal olarak gereken hassasiyeti mutlaka göstermeliyiz. Eğitim toplumun en küçük birimi olan ailede başlar. Çocuklarımızı yetiştirirken sert ve yasaklayıcı cezalardan uzak durmalıyız” ifadelerini kullandı.

Kaynak: EGE TELGRAF